17 Aralık 2021 Cuma

Türkiye’de tarımın bugünü ve geleceği

GIDA, asla son bulmayacak bir ihtiyaç. Bu tüm dünyanın hemfikir olduğu bir gerçektir. Bu nedenle verimli tarım arazilerine sahip olmak ülkeler için stratejik öneme sahiptir. Arazilerin yönetimi, tarımsal üretim faaliyetlerinin gelişmesini ve yerel, bölgesel ve ulusal kalkınma çalışmalarının başarısını doğrudan etkilemektedir.

“Bir karış toprak” ifadesini kullanırken bir karış toprağın oluşumu için en az binlerce yıl gerektiği düşünüldüğünde, tarım ve gıda konusunun ne denli önemli olduğunun bir kez daha altını çizmek mümkündür. “El tekraru ahsen, velev kane yüz seksen” demişler. Arapça-Türkçe karma bu sözden yola çıkarak, elverişli coğrafî koşulları ve iklimi ile Büyük Türkiye, gıda ve tarım alanında dünyanın önde gelen ülkelerinden biridir. Birçok ürünün en kalitelisi sadece ülkemiz topraklarında hayat bularak dünyaya ulaşmaktadır. Bu bereketli topraklar bizim!

Kadim uygarlıklarından bugüne Anadolu’da tarımın seyri

ANADOLU’muz, binlerce yıldır medeniyetler doğuran bereketli yurdumuz. Bu topraklarda doğduk, büyüdük, doyduk...

Dünyada olduğu gibi Anadolu’da da tarihin erken dönemlerinden bugüne değin tarım faaliyetleri yapılmaktadır. Geçmiş uygarlıklarda insanlar coğrafî şartlara uygun yaşamışlar ve geçim kaynaklarını o şartlara uygun olarak belirlemişlerdir. İklim ve hava koşullarına bağlı tarım politikaları izlenmiştir. Eski Çağ’da Anadolu’da yaşamış Hititler, Frigler, Urartu ve Lidya medeniyetlerinde tarımcılık ve tarım faaliyetleri, ekonomik faaliyetlerin başında ilk sırayı almıştır. Bu medeniyetler farklı bölgelerde vücut bulmuş ve farklı ürün yetiştirmişlerdir. Bu dönemde yetiştirilen tarım ürünleri de günümüz Anadolu’sunda yetiştirilenler veya tarımı yapılanlar ile benzerlik içerisindedir. Günümüzde olduğu gibi sözünü ettiğimiz medeniyetler için de tahıl, en önemli besin maddesi olmuştur.

Dünyada ve Türkiye’de tarım

SON günlerde “tarım” konusunda daha çok konuşuyoruz. Özellikle tüm dünyanın bir süredir içinde bulunduğu pandemi ile birlikte artan gıda fiyatları, iklim değişikliği ve kuraklık tehlikesi, tarımın öneminin daha da anlaşılır hâle gelmesine neden olmuştur. Hâttâ önemi atmosferin de ötesine geçmiş durumda. Uzayda kalma süresi arttıkça, özellikle yapılması plânlanan Mars yolculukları için oldukça büyük önem arz eden “uzay tarımı” konusunun her geçen gün hayatımızda daha fazla yer alacağını söylemek mümkündür.

Tarım, geçmişte ilk örneklerinin ardından zaman içerisinde toplumlar arasındaki etkileşim sonucu tüm dünyada yaygınlaşmıştır. Dünyada tarıma geçilmesiyle birlikte insanlar yerleşik ve toplu hayata da geçmiştir. Artık toprak sahibi olmaya başlanmış ve köyler kurulmuştur. Devletler oluşmaya başlamıştır. İşte tüm bu nedenlerden dolayı tarımsal üretime geçişin insanlık tarihi açısından anlamı çok büyüktür. 

16 Aralık 2021 Perşembe

Yeni ekonomi modelinin adı ne?

SAYIN Cumhurbaşkanımız yeni ekonomi modeliyle ilgili olarak, “Çin böyle büyümüş; Biz pazara daha yakınız, onlardan daha avantajlıyız” dediğinden bu yana, gerçekten Çin örneğine ne kadar yakın olduğumuz üzerine konuşuluyor. Bu benzetme için “Uygundur” diyen de var, “Böyle bir benzetmenin yapılması mümkün değil” diyen de.

Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati’nin açıklamasına göre bizim ekonomi modelimiz Çin ya da Güney Kore modeli filan değil, “Türkiye Modeli”…

1 Aralık 2021 Çarşamba

Gençlerin öğrenim kredisi sınavı

KREDİ ve Yurtlar Kurumu (KYK), kısaca öğrencilere burs, kredi ve yurt (barınma) imkânı sağlayan devlet kurumudur. Parlamenter sistem zamanında Başbakanlığa bağlıyken, bugün Gençlik ve Spor Bakanlığı bünyesinde bulunmaktadır.

Kredi ve Yurtlar Kurumu tarafından öğrencilere burs ve öğrenim kredisi adıyla iki tür ödeme yapılabilir. “Burs” geri ödemesiz verilirken, “öğrenim kredisi” ise öğrencinin mezun olduktan sonra geri ödemesi koşulu ile verilir. 2021 yılı itibari ile lisans öğrencileri 650 TL aylık öğrenim kredisi alıyorlar. Yüksek lisans öğrencileri bin 300 TL, doktora öğrencileri ise bin 950 TL…

25 Kasım 2021 Perşembe

Ödülün cezası mı olurmuş?

RAHMETLİ babaannemi çok severdim. Çünkü kendisi benim ilk öğretmenlerimden. Zaman zaman kendisine, “Sen çok uzun yaşa, hatta hiç ölme” derdim. Bunun üzerine babaannem, “Uzun yaşamak her zaman iyi değildir. Allah hayırlı uzun ömür versin” derdi.

Hayırlı uzun ömür ne demek? Bunu ona da sorduğumda şöyle cevap verirdi: “Hepimiz dünyaya geldiğimiz andan itibaren hayat denilen yola çıkarız. Önümüze çıkan her iyi sandığımız şey iyi olmayabilir; her kötüymüş gibi görünen de kötü olmayabilir. Hepsi biz insanoğlu için imtihan vesilesidir. Bugünkü yaşantımıza bakarak uzun yaşamın bir ödül olduğunu düşünebiliriz. Örneğin sağlığın yerinde olduğu, kimseye muhtaç olmadan mutlu mesut sürdürülen bir hayat, ödüldür. Fakat (buradaki ikinci “a” harfini uzatması da çok güzeldi) yatağa bağlı bir hayat sürüyorsan, işte o zaman, ödül olan hayat, ceza olur!”

17 Kasım 2021 Çarşamba

Türk dünyasının stratejik çatı kuruluşu: Türk Devletleri Teşkilâtı

 

12 Kasım 2021 tarihinde, Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nda Türk Konseyi Sekizinci Liderler Zirvesi gerçekleştirildi. Beklenen önemli adımlardan biri olarak Türk Konseyi’nin adı “Türk Devletleri Teşkilâtı” şeklinde değiştirildi.

Bu isim değişikliği, yapının artık daha kurumsal ve işbirliğinin daha düzenli hâle geleceği anlamını taşımaktadır.

Bir sonraki zirveye kadar teşkilâta Türkiye başkanlık edecek. Türk dünyasını tek bir çatı altında toplama noktasında bir ilk olma özelliği taşıyan bu yapıya, dünyanın ekseninin artık Asya’ya doğru kaydığı dönemin de önemli bir aktörü olacağı gözüyle bakılmaktadır. Aynı zamanda İpekyolu’nun yeniden hayata geçiyor olması da başta turizm ve ticaret olmak üzere birçok mânâda yeni bir rekabet alanı doğmasına yol açacağı aşikârdır.

11 Kasım 2021 Perşembe

Türk dünyasının stratejik çatı kuruluşu “Türk Konseyi”

SOVYETLER Birliği’nin 1991 yılında dağılmasından sonra bağımsızlıklarını ilân eden Türk cumhuriyetleri ile birlikte bağımsız işbirlikleri kurulması gündeme gelmiştir. Bu girişimler belli oranda başarıya ulaşmış olsa da henüz istenilen seviyede değildir.

Belirli ülkeler arasındaki ikili işbirliklerinin tüm Türk cumhuriyetlerini kapsayacak boyuta gelmesi için çeşitli girişimler gerçekleştirilmektedir. Bunların içerisinde Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi (Türk Konseyi) çerçevesinde inşâ edilmeye çalışılan işbirliği arayışları, bu girişimlerin en dikkat çekeni durumundadır.

4 Kasım 2021 Perşembe

Güneş girmeyen eve girecek doktor aranıyor! (2)

Önce teşekkür!

“2021 yılındayız. Değişmesi gereken, yapılması gereken çok şey var. Öncelikli adil uygulamanın takipçisi olacağız…”

Sağlık Bakanımız, 27 Ekim günü Bilim Kurulu toplantısının ardından asistan doktorlarımızın çağrılarına nefes olacak açıklamalarda bulundu.

Bakanımızın ifadesiyle, “bazı kliniklerde asistan hekimlerin 36 saat çalıştığı durumlar olduğu maalesef gerçek; uzun mesailer ve yoğun nöbetler asistan hekimlerimizin mustarip olduğu eski bir sorun”. Dileğimiz, bu sorunun bir an önce asistan hekimlerimizin lehine çözüme kavuşarak (hakikaten) mazide kalması…

Güneş girmeyen eve girecek doktor aranıyor!

ONLAR yaşamlarımızı emanet ettiğimiz, en çok ihtiyaç duyduğumuz, tanılarını can kulağı ile dinlediğimiz ve önerilerine dikkat kesildiğimiz mesleğin mensupları…

Doktorlarımız…

Zorlu ve uzun süren bir eğitim sonrasında “tıp doktoru” titrini kazanan kişi, büyük çaba ve fedakârlık gerektiren bir mesleğe adım atmış olur.

Bu adımla birlikte artık gecesi gündüzü birbirine karışacak; her an, her yerde, her koşulda, mesleğini insanların hizmetine sunmak üzere âdeta hazır olda bekleyecektir. Ya gün aşırı tutulan nöbetler?

Birkaç gün önce hepimizi derinden yaralayan bir ölüm haberi düştü manşetlere. Asistan Doktor Rümeysa Şen’i hayattan koparan trafik kazası… Bu ölüm, asistan doktorların ağır ve zorlayıcı çalışma koşullarını bir kez daha gündeme getirerek yeniden konuşulmasını ve gereğinin yapılmasını mecbur kılıyor.

22 Ekim 2021 Cuma

Pandora’nın kutusundan ne çıktı?


“PANDORA’nın kutusu” efsanesini duymayan var mı?

Yunan mitolojisinde çokça bilinen efsanelerinden biri. Zeus’un nefret ettiği insanları cezalandırmak için kullandığı “Pandora” adlı güzel kadının, “mutluluk kabı” adını verdikleri gösterişli kutuyu merakından açmasıyla birlikte dünyaya kötülüklerin yayılmasını konu alan efsane…

Biraz detaya inelim…

Zeus, hatırı sayılır güzellikteki Pandora’yı, Prometheus’un ikizi olan Epimetheus’a bir kutuyla birlikte gönderir. Pandora’yı görüp güzelliğinden büyülenen Epimetheus, ertesi gün onunla evlenir. Anlatılanlara göre Pandora’dan söz konusu kutuyu açmaması (bazı kaynaklarda durum tam tersi) istenmiştir. Fakat Epimetheus’un dolaşmaya çıktığı bir zamanda Pandora, kutunun önüne diz çöker ve merakla incelemeye başlar. Bu sırada kutunun kilitli olmadığını anlar fakat yine de “Açsam mı, açmasam mı?” tereddüdü içerisindedir. En sonunda Pandora, merakına yenik düşer ve elindeki gizemli kutuyu açar.

9 Eylül 2021 Perşembe

Günübirlik İstanbul

 

SABAH saat yedi ve günlerden Çarşamba… Havada tatlı bir serinlik hâkim ve ben arabamla yoldayım. İstanbul’a doğru…

Ankara da benimle birlikte uyanmış. Bir an, “Sabah sabah bu kadar insan sokakta ne yapıyor?” diyesim gelse de sevindim. Çünkü bir yıldan fazla kapalı kalan okullar açıldı. Yanından geçtiğim birçok aracın içinde çocuklar ve gençler vardı. Anlaşılan o ki, pandemi nedeniyle çoğu anne baba, çocuklarını okula kendi götürmeyi tercih etmişti.

8 Eylül 2021 Çarşamba

Bir demet Yasemin

MÜTEVAZI ve narin görünüşüyle saflığın ve duruluğun sembolü Yasemin çiçeği, dünyada “Jasminum” adıyla bilinir. Daha yanından geçerken kokusu tüm benliğinizi sarmaya yeter; bu yüzden çok sevilir, tercih edilir. Destansı güzelliği ile nice aşk şarkılarında sevgiliye sesleniş olmuştur. Tıpkı Zeki Müren’in “Bir Demet Yasemen” şarkısındaki gibi…

Narin yapısı yanıltmasın sizi, güzelliği bir yana, aynı zamanda on parmağında on marifet olan çiçeklerden biridir. Güneşli havaları sevdiği gibi, yükseklere konulduğu vakit çok daha hızlı açar. Bünyesinde zarafet ve asaleti bir arada barındıran Yasemin çiçeği kadın cinsiyetini temsil ettiği için Türkiye’de kız çocuklarına isim olarak verilir. İşte bu isme sahip biri var ki, hem Anadolu, hem de Osmanlı kadınının bileşkesi. Kısacası, tam bir demet “Yasemin Kırıcı”!

1 Eylül 2021 Çarşamba

Yönetim kuruluna beni de alın!

YAKLAŞIK bir hafta kadar önce bir hayli şaşırtıcı bir habere denk geldim. Habere göre 30 Ağustos’ta Kuzey Avrupa ülkesi olan Estonya’da cumhurbaşkanlığı seçimleri olacaktı ve cumhurbaşkanlığı mâkâmına henüz bir talip yoktu. Seçime sadece birkaç gün var ve ortada aday yok… Şaka gibi ama değil. Sanırım pek alışık olmadığım bir durum olduğu için bu haber beni şaşırtmıştı.

Normalde bizim ülkemiz de dâhil birçok ülkede siyâsî arenanın “1” numaralı mâkâmı için iktidar kavgaları yaşanır ve oraya talip olan adaylar oy toplayabilmek adına çalışmalara başlarlar. Ancak yaklaşık 1 milyon 317 bin nüfusa sahip bu küçük Baltık ülkesinde bu durumun tam tersi yaşanıyordu.

31 Ağustos 2021 Salı

Hediyeleşmenin önemi ve günümüzde geldiği nokta

GÜZEL bir bahar günü saygıdeğer Nesrin Çaylı Hocamla, benim için her bir kelimesi eğitim niteliğindeki hediyeleşme temalı sohbetimiz sırasında şu hadîsi ifade buyurdu: “Hediye, Allah-u Teâlâ’nın gönderdiği güzel bir rızıktır. Kabul eden, Allah-u Teâlâ’nın gönderdiğini kabul etmiş olur. Reddeden de O’nun gönderdiğini reddetmiş olur.”

Öncesinde bildiğim bu hadîsi Hocamın buğulu sesinden tekrar işitmek, “hediyeleşme” konusunu yazıma taşıma nedenim oldu.

26 Ağustos 2021 Perşembe

Okul yolu göründü

 


6 Eylül’de okulların ders başı yapacağı açıklaması öğrencileri ve velileri sevindirdi. Bugüne kadar Ziya Selçuk Hocamın tüm gayreti de bu yöndeydi zaten. Nisan ayında Millî Eğitim Bakanlığı’nın Youtube üzerinden gerçekleştirdiği “Küresel Salgın Döneminde Çocukların Ruh ve Beden Sağlığı” konulu yayınında önceki dönem Millî Eğitim Bakanımız Ziya Selçuk, Dünya’daki referans ve kaynakları işâret ederek okulları açmanın gerekliliğini vurgulamıştı.

Ayrıca konuşmasında, Türkiye’de okulların kapalı kalma durumu ile ilgili olarak şu ifâdelere yer vermişti: “Emin olun, Dünya’da OECD ülkeleri içerisinde en çok okul kapatan 4’üncü ülkeyiz. Okulları en çok kapalı tutan ülkelerin başında geliyoruz.”

19 Ağustos 2021 Perşembe

Stratejik aklın da yolu bir!

ÜNİVERSİTEDEKİ derslerimizden biri de “stratejik yönetim” idi. Şöyle kalınca bir kitaptı kaynağımız. İlk elime aldığımda, “Bu kadar bilgi nerede lâzım olacak?” düşüncesiyle kitaba bir bakış attım. Ne var ki, bu hatâm tez zamanda yüzüme çarptı. Ders çalışırken zamanı yönetme noktasında stratejik bir hatâ yaptım ve ilk yıl iki dersten kaldım.

Neyse, hatânın neresinden dönülse kârdır, değil mi? İşte ben de bu yüzden hemen söylediğim sözü yutuverdim. Oysa -sadece zaman plânlaması olsa iyi- hayatın tüm aşamalarında olmazsa olmazı niteliğinde bir dersmiş bu.

Ders kitabında en çok dikkatimi çeken cümle şöyleydi: “Bazı işletmeler başarılı iken bazıları neden başarısızdır?”

17 Ağustos 2021 Salı

Türkiye’de emeklilik ve sosyal güvenlik sistemi (2): Bireysel Emeklilik Sistemi


“Emeklilik şirketine 1 birim katkı yatıracaksınız ve sene sonu geldiğinde ise bu miktar katbekat artacak” şeklinde bir beklentiye girmek, hayâlden öteye gitmez. Öyleyse geçmişte yapılan hatalardan ders alarak, önce BES’in ve sigortacılığın yasal altyapısı hiçbir açığa/yanlışa mahâl vermeyecek şekilde kamu yönetimi tarafından kesin çizgilerle belirlenmelidir. Emeklilik şirketleri de bu sınırlar içinde faaliyet göstermelidir.

GEREK toplumsal, gerekse bireysel anlamda gereksinimlerde artış ve genç nüfusa karşın yaşlı nüfusun artması, dünyada sosyal güvenlik konusunda alternatif yöntemlere olan talebi arttırmıştır.

Türkiye’de emeklilik ve sosyal güvenlik sistemi (1)

 

Uzun yıllar sonra sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sistemi için reform yapılması gerekli görülmüştür. Bu reformla hak ve yükümlülüklerin eşitlendiği, malî olarak sürdürebilir tek bir emeklilik sağlık sigortası sisteminin kurulması gerekliliğinden yola çıkılarak SSK, Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü ve 1971-1972 yıllarında kurulan Bağ-Kur Genel Müdürlüğü aynı çatı altında toplanarak 2006 yılında Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı kurulmuştur.

İŞ hayatını meslek sahibi olmaya yönelik hazırlık, mesleği icra etme ve emeklilik dönemi olarak üç döneme ayırabiliriz. Emeklilik dönemi, insanın hayatındaki önemli değişim dönemlerinden biridir. Emeklilik, üretime katkıda bulunan insanların çalışma hayatından ayrılmalarıyla gelir kaynaklarının ortadan kalkması üzerine kazandıkları haktır. Bu hakkın kullanılabilir hâle gelmesi, ancak 19’uncu yüzyılın sonlarına doğru, sosyal güvenlik sistemlerinin gelişmeye başlamasıyla söz konusu olmuştur.

11 Ağustos 2021 Çarşamba

Sporcularımız Türkiye’ye nefes oldular

SON günlerde haklı olarak odaklandığımız başlık, Türkiye’deki yangınlar oldu. Elbette bu yangınlar kendiliğinden çıkmadı. “Kimler ya da kimin tarafından çıkarıldığı önemli mi?” derseniz, bir önemi yok. Maşaların arkasındakiler de -bir kısım medya önemliymiş gibi göstermeye çalışsa da- önemsizler. Bu ülkenin nefesini kesmeye uğraşanlar, kürekleri boşa çekmesinler, Büyük Türkiye nefessiz kalmaz!

Yangınlar devam ederken, gri dumanların kapladığı ülkemizde Türk sporcularımızın 2020 Tokyo Yaz Olimpiyatlarındaki başarıları bize yeni bir soluk getirdi. Kadını ve erkeğiyle bu yangınların ortasında yüzümüzü güldürdüler. Hakan Reçber ile başladı madalyalar gelmeye. Sonra zayıfça dal gibi bir delikanlı çıktı sahalara. Attığı okla dünyaya meydan okudu ve Türkiye tarihinde ilk defa okçulukta altın Olimpiyat madalyasını boynuna taktı.

15 Temmuz 2021 Perşembe

Zihnim rıhlet-i sayfiye ister

Bir kesim hâlâ eski günlerdeki tatil alışkanlıklarını sürdürmeye devam etse de genelde tatil, artık otellere kaymış durumda. Çoğunlukla “Tatilin nasıl geçti?” sorusunun yerini “Hangi otele gittiniz?” sorusu almış durumda. Siz otel tatilinden sonra ne hissediyorsunuz bilmem, ama benim hissettiğim, tam olarak, “İyi, güzeldi. Yedik, içtik, eğlendik, geldik. Vallahi dinlenmek için bir tatile ihtiyacım var” şeklinde oluyor.

“MADEM Osmanlıca bir ifadeyi başlık eyledik, o vakit yaz yolculuğuna (rıhlet-i sayfiye) Osmanlı’dan başlamak gerekir” diyerek vira bismillah!

8 Temmuz 2021 Perşembe

Çiftlikten kaçan Tosuncuk teslim alındı

“TOSUNCUK” lakaplı veya “Eren Çakar” takma adlı Mehmet Aydın… Her ne derseniz deyin, bütün yollar Çiftlik Bank vurgununun CEO’suna (!) çıkıyor.

Dolandırıcılık suçundan kırmızı bültenle aranan bir şahıs idi. Birkaç yıl önce binlerce kişiyi dolandırıp yurt dışına kaçmıştı. Çiftlik kurup yumurta satarak kâr payı dağıtacağı, sadece iddialarından biriydi. “Çiftlik Bank”, kısa yoldan çok para kazanmak üzerine kurulu, sisteme katılanın parasının daha önce katılana aktarıldığı bir dolandırıcılık sistemi. Yatırdıkları paralarla sanal -aslında olmayan- tavuk, inek, keçi veya koyun sahibi olan üyeler, buradan kâr payı alacaklardı sözde…

2 Temmuz 2021 Cuma

Fedakâr olan taraf hep kadın mı olmalı?

 

KENDİ çıkarlarından, sahip olduğun şeylerden vazgeçmek… Cümle kısa gibi görünse de üzerinde saatlerce konuşulup sayfalarca yazılabilir.

Fedakârlık, özellikle bizim toplumumuzda -nedense- kadınlara yüklenen bir özellik olarak göze çarpmaktadır. Dünyaya geldiği günden itibaren, küçücük kızlarımızdan başlayarak yüklenen bu öğreti nedeniyle kadın, ölünceye kadar bu rolden çıkamaz. Evde en büyük çocuk kız ise, kendinden küçük kardeş de fedakârlık ister. E sonuçta kadın dediğin fedakâr olur, kendinden önce çocuklarını düşünür, ailesini düşünür, kocasını düşünür. Düşünür de düşünür…

30 Haziran 2021 Çarşamba

Çılgın proje “Kanal İstanbul”

 

HER büyük devlet, kendine dair izler barındıran yapılara sahiptir. Dolayısıyla insanoğlunun serüvenine şahitlik etmiş ve bugüne dair mesajları olan bir taş parçası, bir tablo ya da bir kâğıdın köşesinden kalan bir parça, gelecek yıllarda tarihî eser olarak anlam bulur. Bazen o an için gereksiz gibi görünen bir yapı, gerçekçi gözlerle bakıldığında, o medeniyetin gücünü temsil eder.

Sözün geleceği yer belli; “Kanal İstanbul”…

23 Haziran 2021 Çarşamba

Çocuk gözünden mülteci olmak (2): Türkiye’de mülteci çocuklara yönelik neler yapılıyor?

 

DÜNYANIN farklı yerlerinde yaşanan çatışmalar ve iç savaşlar nedeniyle milyonlarca insan evinden barkından olmakta, pek çok çocuk zarar görmekte ve hayatını kaybetmektedir. Bu insanlardan bir kısmı ülkelerini terk etmiş durumda. Yani “mülteci”...

İşin en can alıcı tarafı, bu milyonlarca insanın sayıca önemli bir kısmını çocuklar oluşturuyor. Korunmasız oldukları gibi, olup biteni en az anlayabilecek olan gruptan söz ediyoruz yani. Yetişkinlere göre birçok mânâda daha fazla kırılgan durumda olan çocuklar, mülteci olarak bu durumdan hem daha fazla etkilenmekte, hem de henüz gelişim süreçleri devam ettiğinden yetişkinlerin korumasına, gözetimine ve özel ilgiye ihtiyaçları her zamankine göre daha fazla olmaktadır.

Bir çocuğun gözünden: Mülteci olmak

 

HEMEN hemen her akşam geç vakitlerde sessizliğin ortasında İshak kuşunun sesini dinliyorum. Her ne kadar sessizliği dinlendirici bulsam da bu kuşun sesi bana yalnızlığı çağrıştırıyor. “Yalnızlık” denilince bir de Refik Halid Karay’ın “Eskici” hikâyesi gelir aklıma. Hikâye, önce babasını, sonra da annesini kaybeden bir çocuğun İstanbul’dan Filistin’e uzanan yolculuğu ve Filistin’de yaşadığı memleket özlemini anlatmaktadır.

Bugüne kadar Filistin’e dair tek kelime etmeyişimin nedeni şu: “Filistin” denildiğinde ailesi elinden alınarak hayatta yalnız bırakılmış -kalpten yaralı- çocuklar gelir gözümün önüne, yüreklerindeki acıyı tarif etmeye kelimeler yeter mi?

3 Haziran 2021 Perşembe

Küba’da yaşam nasıl akıyor?

 

BUGÜNE kadar -pandemi öncesi- çoğunluğu yurtdışı olmak üzere dünyanın birçok yerine gidip görme şansım oldu. Küba, henüz gitmediğim yerlerin içinde. Küba’yı ziyaret edenler ülkenin -Küba halkının yaşamını özetleyen kareleri- başkenti Havana’nın sokaklarını şöyle tarif ediyorlar:

“Hayatın sokaklarda yaşandığı bir ülke. Sanki evlerin kapıları sokaklara değil, sokaklar bir bir evlere açılıyor. Kapı önlerinde sohbet eden, birbirleriyle şakalaşarak domino oynayan, pazarlarda meyve dizili tezgâhların önünde sıraya giren insanlar, kapıları ardına kadar açık bir evde televizyondaki futbol maçını izleyen bir aile, vantilatörün karşısında bale figürleri çalışan iki küçük kız…

20 Mayıs 2021 Perşembe

Castrolar döneminde Küba

 

FİDEL Alejandro Castro Ruz, Küba’da Batista döneminin sona ermesiyle 1959’da Küba’nın başbakanı oldu. Siyâsetle ilgisi hukuk fakültesi yıllarında başlamıştı. Henüz öğrencilik yıllarına denk gelen 1952 seçimlerinde aday olduysa da seçimin galibi Batista olmuştu.

1953 yılında Moncada Kışlası isyanıyla başlayan özgürlük mücadelesi süreci bir devrimle neticeye ulaşmıştı. Bu isyan sırasında tutuklandı ve aynı yılın sonunda, Ekim ayında Küba Yüksek Mahkemesi’nde yargılandı. Bu sırada, “Sayın yargıç, siz beni mahkûm edin, tarih beni aklayacaktır!” cümlesiyle son bulan ünlü savunmasını yaptı.

19 Mayıs 2021 Çarşamba

Atlantik’te bir ada ülkesi: Küba

 

DÖRT mevsim sıcak tropikal iklim, devrim, tıpta kanser çalışmaları, dünyaca ünlü Habanos puroları, Jose Marti, Fidel Castro ve emperyalist dünyaya yarım asırdır başkaldıran bir ülke… Aslında bu ülke için sayılabilecek çok şey var fakat bu birkaç başlığın bizi götürdüğü yer belli. Atlantik okyanusunun tam ortasında, Meksika Körfezi’nin girişinde bulunan ada ülkesi “Küba”…

Resmî adıyla Küba Cumhuriyeti…

Kuzeyinde Amerika Birleşik Devletleri ve Bahamalar, batısında Meksika, güneyinde Cayman Adaları ve Jamaika, güneydoğusunda ise Haiti ve Dominik Cumhuriyeti bulunuyor. Yaklaşık 111 bin kilometrekarelik yüzölçümüne sahip Küba, Karayipler’in en büyük adası olduğu gibi dünyanın da en büyük 13’üncü adası olma konumundadır. Stratejik önemi nedeniyle “körfezin anahtarı” olarak bilinen önemli bir ada ülkesidir.

13 Mayıs 2021 Perşembe

Dünden bugüne Türkiye-Mısır ilişkileri

 

MISIR toprakları, Asya, Avrupa ve Afrika kıtaları ile Uzakdoğu’yu karadan Sina Yarımadası’yla, denizden Akdeniz, Kızıldeniz ve Umman Denizi ile birbirine bağlayan jeolojik açıdan stratejik bir noktada yer almaktadır.

Mısır, enerji sektörüne yönelik olarak kömür, doğalgaz ve petrol rezervlerine sahiptir. Petrol Sina Yarımadası, Süveyş Körfezi ve batı çölünden, doğalgaz ise delta alanından elde ediliyor. Mısır’ın önemli sanayi alanları maden -özellikle hidrokarbon- petrokimya ve otomotivdir. Ayrıca kaliteli pamuk ipliğinde dünyanın ilk on ülkesi arasındadır.

6 Mayıs 2021 Perşembe

Geri bildirim almak ya da vermek (2)

 


Geri bildirim almak ya da vermek, hassas bir süreç olsa da nihayetinde sorunları belirlemek ve sonrasında çözmeye yardımcı olmak noktasında değerlidir. Sosyal medya, geri bildirim için iyi bir kanal; fakat art niyetli, gerçeklikten uzak geri bildirimler olmadığı sürece…

ÖNCELİKLE Haber Ajanda NET’te yayınlanan yazılarıma sosyal medya üzerinden beğeni ve yorumlarıyla geri bildirimde bulunan herkese teşekkür ediyorum…

Günümüzde hepimiz bir parçası olduğumuz için sosyal medya tanımlarına gerek olmadığını düşünerek direkt konuya girmek istiyorum.

21 Nisan 2021 Çarşamba

Geri bildirim almak ya da vermek (1)

YAPTIĞINIZ yemeğin, giydiğiniz yeni bir kıyafetin nasıl olduğunu duymak/öğrenmek ister misiniz? O zaman hayatın tam ortasındaki bir konunun önemini hatırlamakta fayda var. Aslında bu konu ekmek ve su gibi günlük yaşantımızdaki ihtiyaçlarımız arasındadır. Dünyada “koçların koçu” olarak bilinen Marshall Goldsmith’e göre, “Geri bildirim bir hediyedir”. Üstelik alan içinde, veren içinde kıymetli!

Geri bildirim (feed back), kısaca, bir eylem veya işlem sonrasında verilen olumlu/olumsuz karşılıktır. Günümüze uyan daha genel bir tanımla, kaynağın gönderdiği mesaja karşılık hedef kitlenin vermiş olduğu cevap niteliğindeki mesajdır. Bu da hayatımızın -tamamına yakın- her alanında geri bildirimle karşılaşmamız demektir. 

14 Nisan 2021 Çarşamba

Tarihin su depoları: Sarnıçlar

BİLİYORUM, “sarnıç” denildiği vakit akla gelen ilk isim olarak, suyun içinden yükselen her biri 9 metre uzunluğunda 336 sütunu, efsanevî ters Medusa başı ile yaklaşık 1500 yıl sarayın su ihtiyacını karşılayan “Yerebatan Sarnıcı” geliyor.  

İçeri girdiğiniz anda tarihe tanıklık eden tüm ihtişamıyla ziyaretçileri karşılamakla kalmayıp ünlü sinema filmlerinin sahneleri bir bir gözünüzde canlanır. 

Su kıtlığına çare olarak yağmur hasadı ve sarnıçlar

DÜNYANIN su dengesinin tehdit altında olduğu bilinen bir gerçektir. Yaşamın devamı, yeterli ve kaliteli suyun varlığına bağlıdır. Fransız okyanus uzmanı Jacques Cousteau, “Su döngüsü ile yaşam döngüsünün bir olduğunu unutuyoruz” der. Acı gerçek ise, dörtte üçünün sularla kaplı olduğunu henüz küçük yaşlarda öğrendiğimiz dünyamızda 700 milyondan fazla insanın temiz içme suyuna erişim sağlayamamasıdır.

Kaynaklara göre dünya haritasında görünen maviliklerin sadece yüzde 2.5’i tatlı su kaynaklarıdır. Bu suyun yüzde 70’i buzullardadır. Toplam suyun ise sadece yüzde 1’i kullanılabilir su kaynağı olarak belirtilmekte.

13 Nisan 2021 Salı

Bahar geldi, yüreğime bir kelebek kondu

KELEBEĞİN kanat çırpışına benzedi son günlerde yüreğimin sesi. Baharın müjdecisi cemrenin sesini duymuş olmalı. Cemrenin ilki havaya, ikincisi suya ve üçüncüsü de toprağa düşer. Çocukluğumda, “Bu yıl cemreler ne zaman düşüyor ola?” derlerdi büyükler. Sanırdım ki, gözle görülüp elle tutulabilen bir şey… Ama ne teker teker düşüyor? Sonradan anladım cemrenin insan ruhunun sadece bu mevsimde hissedebileceği “ateş, kor, köz” anlamına gelen bir müjdeci olduğunu.

Bahar geldi yine; badem ağaçları çiçek açtı, her yer papatya tarlasına döndü. Doğanın kokusu başkalaştı. Yüreğimin ilkbaharla vuslatındaki pır pır edişler bu sefer daha da hızlı. Uzun bir süredir salgın nedeniyle tüm dünyanın gidişatındaki “dur” kelimesinin getirisi olan hissizlik sarmaya başlamıştı her yanımızı. İşte tam da bu nedenle baharı bekledik dört gözle!

31 Mart 2021 Çarşamba

İnancın ışığında mutlu olabilmek için teslimiyet ve tevekkül

“HASBÜNALLAHÜ ve ni’mel Vekîl”, ne güzel duâdır! Anlamı “Allah bize yeter, O ne güzel Vekildir” demektir. Yaratılmışların en kıymetlisi insanoğlu, yaptığı her işte, başa gelen her sıkıntıda, başlanacak her işte Hakk’ın rolünü görmelidir; O’na hürmet etmenin yoludur bu duâ. Yüce Allah’ın Vekilliği ile işler yoluna girer ve kolaylaşır. Sıkıntılı gönüller ferahlık bulur.

Peygamberimiz Hazreti Muhammed (sav) bir hadisinde, (rivayete göre,) “Sizlerden herhangi biri düşmanla karşılaşma, belâ, sıkıntı, keder, elem gibi olayda ‘Hasbünallahü ve ni’mel Vekîl’ duâsını okusun! Allah, içinde bulunduğunuz bu durumdan sizi uzaklaştıracaktır” buyurmuştur. Tıpkı İbrahim’in (as) yaptığı gibi…

Aile olmak önemli, aile kalmak daha da önemli!


HEPİMİZİN bildiği gibi, dünya bir misafirhane ve her bir köşesinde birbirinden farklı hayatlar sürüp gidiyor. Sürekli değişen yaşama rağmen değişmeyen ve önemini kaybetmeyen tek şey aile olmak ve sonrasında aile kalmak.

Aile, içinde bulunduğu toplumu -dışarıdan bakanlar için- en iyi şekilde özetler. Bu nedenle Türkiye’nin 2023 vizyonundaki aile vurgusu oldukça önemli. Aile kavramı kültürün oluşmasında ve yaşatılmasında önemli yere sahiptir. Aynı zamanda toplumun içeriden ve dışarıdan gelen tehlikelere karşı korunması, aile yapısının ne kadar çok korunduğu ile yakından ilgilidir. Çünkü toplumdaki iyi hâllerin kaynağı olduğu gibi ilk bozulmanın başladığı yer de yine maalesef ailedir.

24 Mart 2021 Çarşamba

Yenilik ve teknolojiyi buluşturan teknoparklar

TÜM dünyayı ekonomi, sağlık ve ticâret dengeleri noktasında etkisi altına alan Koronavirüs salgınında gereken yenilikçi çalışmalar noktasında teknoloji üreten firmaların önemi herkesin dikkatini çekti. Bununla birlikte bilim ve teknoloji anlamında araştırma-geliştirme faaliyetlerinin yürütüldüğü teknoparklar bu salgın döneminde ülke ekonomisi, yenilik ve büyüme anlamında bir kez daha gündeme geldi.

Bilim ve teknolojinin buluştuğu park ya da kısaltılmış hâliyle teknoparklar, teknoloji ve ürün geliştirilme faaliyetlerinin yapıldığı ve çıktıların sanayiye aktarıldığı mekânlardır.

17 Mart 2021 Çarşamba

Bilim ve sanat el ele verdi, kadını anlattı

GEÇTİĞİMİZ hafta Medical Park Ankara Hastanesinde “Tarihe İz Bırakan Kadınlar” başlıklı özel fotoğraf sergisi meraklıların ilgi odağı oldu. 

Sergi, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde açıldı ve bir hafta boyunca “kadın” kavramını anlamak isteyen herkesle buluştu. Sergiye hayat vererek bu buluşmanın gerçekleşmesinde emeği geçenler, her biri kendi alanında çok değerli sanat ve bilim insanları…

Sergide bulunan fotoğrafların her birine teker teker uzunca bir süre baktım. Fotoğraflarda tek bir kadın yoktu; her bir kadın, aslında birçok kadındı. Artık siz hangi kadını veya kadınları görmek isterseniz…

11 Mart 2021 Perşembe

Bilgiye ulaşmak kolay, bize lâzım olan bilgelik

BİLGİ, hayatımız boyunca sıklıkla kullandığımız/karşılaştığımız kelimelerden birisidir. TDK’ya göre bilginin birden fazla anlamı olmakla birlikte, yazımın konusuna en yakın bulduğum tanımlar şu şekilde:

“Bilgi; insan aklının erebileceği olgu, gerçek ve ilkelerin bütünü, malûmat”...

“Araştırma veya gözlem yolu ile elde edilen gerçek malûmat, vukuf”...

Şubat ayında muhalefet lideri, partisinin grup toplantısında Çin’den gelen aşılara dair iddialarda bulundu. Buna göre 1 milyon doz aşı bedava alınmış ve DMO’ya her dozu 12 dolardan fatura edilmiş. Bu aşıların gümrük belgesinde “bedelsiz” ibaresi varmış. Falan filan…

4 Mart 2021 Perşembe

İhsan Doğramacı’yı anarken

Aslında İstanbul Tıp Fakültesine başvuru yaptığında, “Bağdat Tıp Fakültesini” tanımıyoruz ifadesiyle karşılaşmıştır. Bunun üzerine İhsan Doğramacı, “O zaman beni birinci sınıfa alın” der. Tıp Fakültesi dekanı bu şekilde yazık olacağını, onun yerine hangi sınıfa uyumlu olduğunu tespit için sınava tâbi tutacaklarını söyler. Alman hocaların da aralarında bulunduğu jüri, imtihandan sonra şu kararı verir: “Evlâdım, sen tıbbıyeyi bitirmişsin, seni beşinci sınıfa alalım…”

HİZMET aşkıyla geçen ve yüz yıla yaklaşan ömrü boyunca kendini çocuklara, gençlere ve tüm insanlığa hizmete adayan bir fikir adamı...

17 Şubat 2021 Çarşamba

Gençler üniversitelerini özlediler

ÜNİVERSİTELERİN uzaktan eğitim süreci devam ediyor. Kimi üniversite öğrencisi, kazandığı okulu henüz görme imkânı bile bulamadı. Kimisi ise, arkadaşları başta olmak üzere, okullarının amfilerinden bahçesine varıncaya kadar kampüslerinin özlemi içerisinde...

Dünyada, UNESCO verilerine göre Ocak ayı sonu itibarıyla 99 ülkede okullar tamamen açık; 48’inde bu durum kısmen açıkken, 31 ülkede ise tamamen kapalı.