7 Temmuz 2020 tarihinde
Afyonkarahisarlı 17 yaşında bir gencin, TikTok’ta paylaşmak üzere video çekmek
için girdiği suda gözden kaybolduğu haberini gazete sayfalarında gördüm. O an
içim bir kez daha sızladı. Değer miydi be evlât?
Özellikle son günlerde yazılıp çizilenlere rağmen hâlâ mı?
TikTok, Çin’de ortaya çıktı. Türkiye dâhil, birçok
ülkede yaygın kullanılmakla birlikte, sosyal medya uygulamaları arasında
oldukça popüler. Özellikle genç kitlenin ilgisi hâd safhada. Öyle ki,
kullanıcılarının yaklaşık yarısını 18-24 yaşları arasındaki gençlerin
oluşturduğu bilinenler arasında.
Peki, Çin’de “Douyin” adıyla bilinen TikTok
uygulamasına ait detaylar neler?
TikTok, kendisini kişilerin bilgi, yaratıcılık ve
değerli anlarını cep telefonuyla yakalayarak bunları tüm dünya ile paylaşma
fırsatı sunan bir plâtform olarak tanımlamakta.
“Musical.ly” altyapısıyla oluşturulan video yapımı ve
paylaşmanın yanında canlı yayın imkânı sağlayan bir sosyal medya uygulaması.
2016 yılında Çin’de geliştirilip 2017 yılının Eylül ayında dünya pazarına
açılmış. Çinli şirket ByteDance tarafından piyasaya sürülen ve Asya’da kısa
video plâtformunda lider olup başka ülkelere de yayılan bu uygulama, kısa
süreli müzik ve videolar noktasında en hızlı büyüyen yazılımlardan bir hâline
geldi.
Uygulamayı kullananlar 15 saniyelik kısa videolar
çekerek bunlara özel efekt, ses, müzik ya da etiketler ekleyebiliyorlar.
Videolar 15 saniye ile sınırlı ama uzun hikâyeler oluşturmak için videoları
birbirine eklemek mümkün.
Uygulama, We Are Social 2020 Raporu’na göre dünyanın
altıncı büyük sosyal ağı olarak Instagram’ın hemen bir alt sırasında. Yine
Appstore ve Google Play Store’de en çok indirilen ilk on uygulamada 2019 yılı
itibarıyla bulunduğu ikinci sırayı başka bir uygulamaya devredip bu yıl liste
başında yerini almış. “Hayırlı olsun” demek gerekir mi, bilemem. Acaba 150 ülkede
kullanımda ve aylık aktif kullanıcı sayısı aylık 800 milyonu bulan TikTok, suya
kapılıp giden gençliğe ne der ki?
Tik Tok’un altyapısını oluşturan “Musical.ly”i merak
ettim. Ulaşabildiğim bilgi, müzik eşliğinde eğlenceli videolar çekilebilen bir
playback uygulaması olduğu. Bundan birkaç yıl önce Musical.ly’in isim
değişikliği yaptığı haberine rastlayanlarınız varsa, devamındaki şu cümleyi de
hatırlayabileceğinizi düşünüyorum: “Kullanıcılar artık uygulamayı
TikTok ismiyle kullanacak.”
Tik Tok’u piyasaya süren ByteDance, 2017 yılının Kasım
ayında yaklaşık 1 milyar dolara Şangay merkezli Santa Monica’da ve ABD
California’da merkezi bulunan, Amerikan gençlerine yönelik sosyal medya
plâtformu Musical.ly’i satın alır. ABD’deki genç müşterileri kitlesine dâhil
etmek isteyen Çinli şirket, 2018 yılının Ağustos ayında TikTok ile Musical.ly
uygulama ve kullanıcı veri tabanını birleştirerek yola TikTok olarak devam etme
kararı alır.
Bu birleşmeye, kullanıcıların her iki deneyimden
faydalanmasına olanak sağlamak gibi bakılsa da işin özü, TikTok’un ABD pazarına
girmek için büyük stratejisi demek daha doğru olur.
Piori Data’nın 2018 verilerine göre TikTok’un dünyada
en çok kullanıldığı ülkelerde ilk üç sıra Hindistan, Amerika Birleşik
Devletleri ve yaklaşık 30 milyon kez indirilme sayısı ile Türkiye’ye ait. Gurur
duymalı mıyım, bilemedim.
TikTok, buraya kadar başarılı bir girişim gibi
görünebilir lâkin bu kararı gelin, hep birlikte yazının bitiminde verelim!
TikTok ne amaçlıyor?
TikTok’u telefonunuza kurduysanız, işlem tamam.
Oldukça basit. Hemen akabinde hiçbir üyelik gerektirmeden kişiye belli sayıda
video izlemesi için peş peşe sıralandığı, edindiğim bilgiler arasında. Videolar
anlamlı ya da anlamsız hiç fark etmez. Esas tehlike, bu videoların bir
akıma dönüştürülmesi ve “Ben de yapabilirim” mantığının
tertemiz beyinlerde yer bulması.
Başka bir zamanda “Bu ne saçma sapan şey!” diyerek
ötelenen hâl ve tavırların normalleştirilip sıradanlaştırılması, güven
zafiyetinin ta kendisi değil midir?
Bu arada, bir de bu videolardaki abartıya paralel
olarak izlenme sayısı da artıyormuş. Yani ne kadar abartı, o kadar izlenme
sayısı…
Yine uygulamadaki tehlikenin bir diğer boyutu, farklı
eğilimlere sahip bireylerle, çocukların karşı karşıya gelme oranının yüksek
olduğu mecralardan biri olması. Yani demem o ki, çocuklarımıza mümkün olduğunca
izole bir hayat sunmaya çalışırken, bunun bozulması için elindeki telefon ve
indirdiği bu ve benzeri uygulamalar yeterli.
Her ne kadar uygulamanın mottosu “Ânı yaşa,
yaratıcılığını paylaş” olsa da masumiyetten uzak video paylaşımlarının
sayısı oldukça fazla.
Bütün bunların yanında, son günlerde TikTok
uygulamasına ilişkin veri ihlâli haberleri işin tuzu biberi oldu. İddialara
göre, cihazın tüm donanımı hakkındaki bilgilere ulaşabiliyor uygulama. TikTok,
kullanıcılarının telefonlarına kaydettiği bilgileri kopyalayabiliyor.
Silmiş olduğunuz uygulama, izin vermeseniz bile konum
bilginizi öğrenebiliyor, uygulamayı kullanmazken bile kamera ve mikrofonunuza
erişebiliyor ve dahası, kopyaladığınız her şeyi uygulamaya yapıştırmış gibi
kaydedip saklıyor. Kredi kartı numarası, IBAN no, şifreleriniz vesaire…
Yine TikTok’un telefon rehberine erişebildiği ve
telefonların işlemci ve depolama alanını görebildiği de iddialar arasında.
Son dönemin popüler sosyal medya uygulaması, artık
veri ihlâlleriyle sarsılmakta. Hindistan, Endonezya, ABD gibi birçok ülkede
yasaklarla karşı karşıya kalan TikTok’a bir kötü haber de Türkiye’den geldi.
Bu iddialar ve haberler üzerine Kişisel Verileri
Koruma Kurulu (KVKK), TikTok uygulaması hakkında Temmuz ayının başlarında
harekete geçerek inceleme başlattı.
Son olarak TikTok’a dair bir anımı paylaşarak yazıma
nokta koymak isterim.
Benim TikTok adını duymuşluğum geçen yıl oldu.
Memlekete gitmek üzere uçağa bindim. Uçak henüz kalkış pozisyonunda bekliyordu.
Bu sırada hemen yanımda oturan ve 11 yaşında olduğunu söyleyen bir çocuğun
keyifle ve gülerek elinde tuttuğu telefonuna gözlerini sektirmeden baktığını
fark ettim. Önce oyun oynadığını düşündüm. Sonra o kadar çok gülüyordu ki
gayr-i ihtiyârî sordum: “Oynadığın oyun çok eğlenceli sanırım…”
Bunu söylememle aldığım cevap karşısında şaşırmam bir
oldu: “Oyun değil ki video izliyorum.”
Derken bir taraftan da gözleri hâlâ telefonundaydı.
“Ne videosu izlediğini sormamda bir sakınca var mı?” dedim. Hemen heyecanla
bana anlatmaya başladı: “TikTok diye bir yer var. Oradan izliyorsun. Çok komik
şeyler var. Meselâ dans ediyorlar, şarkı söylüyorlar …”
“Nasıl izliyorsun?” dedim. Aldığım cevap daha da
şaşırtıcı oldu. Aile üyelerinden birinin (bu kısmı tam hatırlayamadım)
telefonuna yüklediğini söylemişti. Benim açımdan sohbetin en dikkat çekici
yeri, tam olarak kurmuş olduğu bu son cümle idi. Ailenin gerekli güvenlik
önlemlerini almış olduğunu umarak yorumu siz değerli dostlara bırakıyorum.
Ben, kendi adıma TikTok’u oldukça zararlı bulduğum
için (tıpkı Amerika merkezli diğer sosyal uygulamalar gibi) hiç kullanma gereği
duymadım. “Dijital hayatın normalleri bu” düşüncesinde
olanlara sözüm yok. Lâkin ben mümkün olabildiğince uzak durulması gerektiğini düşünenlerdenim.
Dileğim, başta savunma sanayii ve sağlık olmak üzere
birçok alanda olduğu gibi, bu konuda da yerli ve millî uygulamalar geliştirip
dünyaya Büyük Türkiye’nin kendi kendine yetebildiğini bir kez daha
gösterebilmek.
Sağlıkla kalın…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder