GEÇTİĞİMİZ hafta sonu, 2020
sınav maratonu için start verilmiş oldu. Yaklaşık 450 bin adayın yarıştığı ilk
sınav, Millî Savunma Üniversitesi Giriş Sınavı idi.
Yaşadığımız salgın sürecinde sınavlar son günlerin konuşulan konuları arasında liste başı. İlk sınav için “Çok şükür bitti” dememizle birlikte, gerek velileri ve gerekse öğrencileri tedirgin edense, tedbirlerin yetersiz kaldığı ve uyulmadığına dair haberler… Umuyorum ki bunlar abartıdan ibarettir. Zira daha bu sınavın yaklaşık dört beş katı daha fazla öğrencinin gireceği, 27-28 Haziran’da birçok aileyi bekleyen bir YKS var. Onun öncesinde de ortaöğretim son sınıf öğrencilerinin hemen bu hafta sonu gireceği LGS…
Her yıl milyonlarca adayı ilgilendiren bu sınavlar
için zaten hep kaygılıydık. Şimdi bu kaygı, Koronavirüs salgını ile birlikte
katlanarak büyüdü!
“Bu sınavlar birer bilgi ölçme sınavı mı,
yoksa farklı yetenekleri de ölçüyor mu?” gibi soruları aklımızın bir
köşesinde bir süreliğine beklemeye aldık. Bunun yerine, “Sınavda sosyal
mesafe nasıl uygulanacak, her sınıfta kaç kişi olacak, maske takılacak mı?” gibi
sorulara cevap aramaya koyulduk. Hattâ daha da ötesine geçerek, “Sınav
iptal edilebilir mi?” beklentisine girdik. Fakat görünen o ki, alınan
kararlar sonucunda bu sınavlar belirlenen tarihte uygulanacaklar.
“Maske takılsın” diyenlerin de, “Takılmasın”
diyenlerin de kendilerine göre haklı gerekçeleri mutlaka vardır. Millî Eğitim
Bakanımız Ziya Selçuk, 20 Haziran’da yapılacak LGS için Twitter hesabından
şöyle bir açıklama yaptı: “Her öğrenci için okullara maske gönderildi.
Bu konuda çok dikkatli ve kararlıyız. Maskedeki esnekliğimiz, Bilim Kurulu’nun
önerdiği şekilde, ‘sınav esnasında sosyal mesafenin korunması ve sınav
bitiminde tekrar takılması şartıyla çıkarılabileceği’ yönündedir.”
“Bu açıklama YKS sınavı için geçerli mi?” sorusunun
cevabını henüz ben de bilmiyorum. Bu açıklamadan, sınavda sıraların sosyal
mesafeye göre düzenlenmiş olmasına garanti gözüyle bakıyor ve maske
kullanımının da giriş çıkışlarda zorunlu olduğunu anlıyorum. Bunların yanında,
Millî Savunma Üniversitesi sınavında ihmâl edildiği söylenen bir konu var ki
oldukça önemli: Sınav salonlarına girerken gösterilen mesafe hassasiyetinin ve
özenin sınav çıkışında gösterilmemesi…
Güvenlik açısından bu tür sınavların aynı anda
başlayıp aynı anda bitmesi gerekliliği muhakkak. Bilim Kurulu ve Sağlık
Bakanımızın son açıklamaları doğrultusunda sınav yetkililerinden beklentimizse
daha çok önlem!
Şu âna kadar salgınla oldukça görkemli bir mücadele
verdik. Henüz bitmeyen bu görkemli mücadeleye gölge düşmemesi adına, bundan
sonra ona daha sıkı sahip çıkmamız gerekir. Hele milyonlarca adayın gelecek
kaygısıyla ter dökeceği sınav dönemlerinde…
Sınavlarla dolu gençlik
Yazmış olduğum sınava dair salgın kaygısının yanında
bir de esas sınavın oluşturduğu kaygı var ki, evlere şenlik! Bu kaygının en
büyük taşıyıcıları her ne kadar aileler gibi görünse de esas kaygı gençlerin
yüreğinde.
Çok küçük yaşlarda sormaya başladığımız “Büyüyünce
ne olacaksın?” sorusuna cevap veren çocuk, belki de bir süre
sonra, “Keşke ne olacağımı söylemeseydim” diye kendine
kızıyordur içten içe. Çünkü verdiği cevapla omuzlarına aldığı yükün sonradan
farkına varmıştır: “Ne olacağımızı söyledik, hadi bakalım başlasın o
zaman sınav maratonu!”
İnsanın belli dönemlerde yaşadığı duygu ve deneyim
olarak kaygının sınav dönemlerinde özellikle gençlere etkisi oldukça büyük.
“Sınav kaygısı”, öğrenilen bilgilerin sınav sırasında etkili biçimde
kullanılamaması kaygısıdır ve genellikle sınav başarısını düşürdüğü
görülmektedir.
Sınav kaygısı ancak kontrol edilebilir düzeyde olduğu
vakit itici güç olabilir. PISA’nın bir araştırma sonucuna göre, Türkiye’de
öğrencilerde, sınava iyi hazırlansa bile “Acaba sınavda başarılı olabilecek
miyim?” kaygısı taşıyanların oranı yaklaşık yüzde 59 olarak çıkmış. Ve yine bir
diğer araştırma sonucuna göre, üniversite sınavına hazırlanan bir öğrencideki
kaygı seviyesinin ameliyata girecek hastadan daha fazla olduğu görülmüş.
Gençlerimiz sınavdaki başarı sıralamasına göre
gelecekteki hayatları hakkında karar almak durumunda kaldıkları için, istediği
ya da sevdiği mesleği yapan birey azınlıkta kalmakta. Öğretim kademelerinde
girişlerin sınav sonucuna göre belirlenmesi, meslek seçimlerini etkilemektedir.
Bu nedenle öğrenci, sınavları birer tehdit olarak algılayarak kaygı yaşar.
Sınava girecek öğrencilerdeki kaygı durumunun bir
diğer nedeni, “Ya kazanamazsam?” cümlesinin içindeki utanma
duygusu. Aile ve çevrenin nasıl bakacağı ve hangi cümlelerle yargılanacakları
düşüncesiyle oluşan kaygı bazen öyle bir noktaya gelir ki artık öğrencinin
fiziksel sağlığı etkilenmeye başlar. Okul da, sınav da elbette önemli, ama
öğrenci çok daha önemli!
Sınav odaklı eğitim ve henüz küçük yaşlarda başlayan
sınavlar nedeniyle dış dünya ile teması kesilip yarış atı formatında sınavlara
hazırlanan çocuklara “Kaygılanma!” demek ne kadar doğru bir
yaklaşım olabilir?
Okul hâricinde ekstra alınan derslerle yorgun
zihinlere bilgisayar muamelesi yapmakla veya çocukların çevresine set çekerek
daha çok test çözmelerine imkân sağlamakla gurur duyuyoruz! Peki, gururlanmakta
haklı mıyız?
Yorumu sizlere bırakıyorum…
Mutluluğun sınavı
Geçenlerde konuştuğum gençlerden biri, “Keşke
bize matematik, fizik, kimya, coğrafya, tarih ve diğer tüm dersler öğretilmeye
başlamadan önce bu derslerin günlük yaşantımızda nerelerde ihtiyacımız olduğunu
anlatılsa” dedi. Hem böylece öğrencilere “Bu derse ne gerek var?”
sorusunun cevabı en başta verilmiş olur.
Sınav odaklı ve ezberci modelle yükleme yapılan
beyinlerin sınav bitiminde bilgileri unutmaları olasıdır.
Okuduğunu anlama, zamanı verimli kullanma, muhakeme
edebilme gücünün ölçülmeye çalışıldığı her sınav, bilgiyi ölçmekten daha
fazlası. LGS, YKS, KPSS ve benzeri sınavlar temelde birer sıralama sınavı. Bu
sınavları kazanmak, sıralamada üst sıralarda olmak, gelecekte başarılı ve “mutlu”
olmak için gerekli ve yeterli midir?
Burada da yorum siz değerli okuyuculara ait…
“Her bakımdan sağlıklı ve güçlü toplum” konusunu
açıyoruz ya, o zaman mücadelemiz, çocuklarımızın geleceği ve mutluluğu için
olmalı, sınav için değil!
Sınav maratonunda ter dökecek öğrencilere şimdiden
başarılar!
Allah yardımcınız olsun!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder