5 Mayıs 2024 Pazar

Tren gelir, hoş gelir

 

Kahramanmaraş’a tren gelmeli, hoş gelmeli. Hem de içi yolcu dolu gelmeli…

Turizm haftasındayız…

Turizm, insanları yeni yerler keşfetme ve farklı kültürlerle etkileşimde bulunmaya teşvik eden güçlü bir araçtır. Ancak bu keşiflerin gerçekleşebilmesi için etkili bir ulaşım altyapısına ihtiyaç vardır. Turizmde ulaşımın önemi, bu sektörün gelişimine doğrudan etki eder. Havayolu, karayolu, demiryolu ve denizyolu gibi ulaşım türleri, yurtiçi yurtdışı farklı destinasyonlara erişim sağlar ve turizmin çeşitliliğini arttırır.

Ülkemizde demiryolu ulaşımında son yıllarda yapılan yatırımlar ve geliştirmelerle önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. Türkiye’de yüksek hızlı tren ağı büyüdü. Hızlı demiryolu hatları yaygınlaştırıldı. Kalitesi arttırılan mevcut hatlarda turizme yönelik seferler yapılıyor. Buna paralel trenle yapılan yolculuklar popüler bir seyahat alternatifi haline geldi.

Ülkemizden yurt dışına sefer yapan Sofya Ekspresi, Bosfor Ekspresi, Optima Ekspresi, Transasya Ekspresi, Tahran –Van Ekspresi trenlerimiz var.

Yurtiçinde onlarca muhteşem manzaralar eşliğinde yolculuk edebileceğiniz, demiryolu seferleri bulunuyor.

Doğu Ekspresi, Van gölü Ekspresi, Fırat Ekspresi, Toros Ekspresi, Güney Kurtalan Ekspresi, Pamukkale Ekspresi, Göller Ekspresi, Güller Ekspresi gibi…

Ayrıca turistik tren seferi adı ile Turistik Doğu Ekspresi, Turistik Kara Elmas Ekspresi, Ankara-Diyarbakır arasında Mezopotamya Turistik Ekspresi ve Ankara-Tatvan arası Turistik treni,  Erzurum Kars arasında Turistik Bölgesel Treni seferleri bulunuyor. Bu seferler ülkemiz coğrafyasının birbirinden güzel manzaralarından geçerken, yolcularına eşsiz bir deneyim sunmaktadır.

Tıpkı filmlere ve romana konu olan Orient(Şark) Ekspresi gibi…

Çünkü başkadır trenle seyahat etmek… Oval bir pencereden gözlenen titreşen manzaraların birbirini izlemesi bir film karesi gibi gözünüzün önünden akar gider. Kendinizi adeta bir tablonun içerisinde size ayrılmış bir bölümde dışarıyı izlediğinizi hissedersiniz. Bu keyif trene özgüdür, başka araçta deneyimleyemezsiniz.

Bu güzelliklere ilaveten turistik tren seferleri şehirler için önemli katkılar sağlamaktadır.

Bunlardan biri, yerel turizm gelirlerini artırmasıdır. Bu trenler sefer sırasında rotaları boyunca birçok şehirlerden geçiyor ve yolculuk sırasında çeşitli şehirlerde mola veriyor. Bu durum mola verilen şehirde yerel esnafın, restoranların, otellerin ve diğer işletmelerin gelirlerini artırır.

Turistik tren seferleri aynı zamanda çevre dostu bir seyahat alternatifi sunar. Geleneksel turistik otobüs turlarına göre daha az karbon ayak izi bırakan tren seferleri, sürdürülebilir turizmin teşvik edilmesine katkıda bulunur. Dünyada çevreye verilen önem ve hızlı demiryollarına yapılan yatırımlar nedeniyle yolculuklarda tren daha fazla tercih edilir olmuştur.

Peki, benzersiz turizm potansiyeline sahip Kahramanmaraş, tren seferlerinde hangi noktada?

Bugün Türkiye’nin 34 şehir merkezine trenle ulaşmak mümkün. İlginç olan demiryolu olan fakat trenle erişilemeyen bir şehiriz.

Kahramanmaraş’a 30 kilometre uzaklıkta bir tren istasyonumuz var(idi).  Bu Adana-Elazığ arasında sefer yapan Fırat Ekspresi’nin yolcu indirme bindirme yaptığı Köprüağzı İstasyonu. O da şu anda deprem nedeniyle bakım-onarım sürecinde bulunuyor. Kısaca şu anda Kahramanmaraş’a gelen-giden ve uğrayan bir tren bulunmamaktadır. Bu nedenle Kahramanmaraş söz verilen hızlı trene bir an önce kavuşmak istiyor! Üstelik merkezden geçen bir hızlı tren olmalı…

Kahramanmaraş, sahip olduğu geniş turizm potansiyelini daha fazla tanıtmak ve görünür kılmak için turistik tren seferlerine ev sahipliği yapmalıdır. Eğer trenin son durağı olma şansımız yoksa, en azından diğer şehirlerde olduğu gibi turistlerin iki-üç saatlik molalarını geçirebilecekleri bir durak haline gelmeliyiz. Kahramanmaraş, şehir yönetimi ve turizm endüstrisi temsilcilerinden, turistik tren seferlerinin teşvik edilmesi ve geliştirilmesi konusunda destek bekliyor!

Dikkat çekmeden geçmemeliyim diye düşündüğüm husus olarak, İstasyon bölgesindeki Devlet Demiryolları’na ait arazi ve binaların 49 yıllığına kiralanması nedeniyle bölge piknik alanından öteye geçememektedir. Bu durum Kahramanmaraş’a gelecek hızlı tren için halkta umutsuzluk oluşmasına neden olmaktadır. “Bir istasyonumuz var, ama yok” deniliyor. Yetkililere seslenmek isterim. “Yeni Kahramanmaraş” için yeni kararlar alınmalı…

Haneleriniz şen, huzurunuz daim olsun

 

Yeni başlangıçlar için güzel hediyedir çiçek…

“Vatandaşlarımızın, belediye başkanlığı görevimizi tebrik etmek için gönderdikleri çiçeklerin yeni evlerinize daha fazla yakışacağını düşündük. Haneleriniz şen, huzurunuz daim olsun”

Büyükşehir Belediye Başkanımız Fırat Görgel, bir kez daha samimiyetiyle gönüllere seslendi.

Aslında Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanı Fırat Görgel, başkanlık için tebrik çiçeği göndermek isteyenlere AFAD’a destek çağrısında bulunmuştu. Fakat çağrıya rağmen çiçekler gönderilmişti. Bunun üzerine Başkan Görgel, çiçekleri kalıcı konutlara taşınan depremzedelere hediye etti. Ne güzel düşünmüşsünüz Başkanım…

Zorlu konteyner yaşamlarından sonra vatandaşlar kalıcı deprem konutlarına yerleşmeye başladılar. “Hayırlı olsun” niyetiyle evlerine geçtiğimiz Cuma günü üzerinde zarif ve anlamlı notun yazılı olduğu bu çiçekler gönderildi. Mutluydular! Konteynerlerin sıkıntılı günlerinden sonra, artık sağlam ve güvenli evlerinde, umut dolu bir geleceğe adım atmışlardı. Bu mutluluğun üzerine birde her biri, yaşadıkları sıkıntılı sürecin izlerini hafifleten, yeni bir umudu yeşerten bu küçük ama anlamlı jestle karşılaşınca daha da mutlu olduklarını ifade ettiler.

Yeni bir başlangıç yapmak, olumlu bir değişim yaşamak veya sevdiklerimizin mutluluğunu paylaşmak her zaman değerlidir. Bu tür anlarda, kelimelerin yetmediği yerde çiçeklerin dili devreye girer.

Birçoğu için bu çiçekler, yepyeni bir başlangıcın simgesi oldu belki de…

Ya da ince düşünülmüş bu adım, daha büyük ve güçlü bir toplumsal dayanışmanın habercisi oldu…

Büyükşehir Belediye Başkanımız göreve geldiği ilk günden bu yana hayata geçirdiği faaliyet ve çalışmaları nedeniyle Kahramanmaraş’ın takdirini topladı. Altyapı çalışmalarından kültürel etkinliklere, eğitimden çevre korumaya kadar geniş bir yelpazede çalışmaları yakinen takip ederek Kahramanmaraş'ı daha yaşanabilir bir şehir haline getirmek için kararlı bir şekilde ilerliyor.

Göreve yeni gelen bir lider, beraberinde taze bir bakış açısı ve yenilikçi fikirler getirir. Kentin sorunlarını çözme ve potansiyelini maksimum düzeyde kullanma konusunda yeni bir heyecan ve enerji ortaya çıkar. Belediye başkanımızın depremi en ağır yaşamış şehrimizde sorumlulukla dolu göreve atanması, kentimizde bir dönüşüm ve ilerleme sürecinin başladığının habercisi niteliğindedir.

Şehrimizin geleceğine yön verecek bu önemli görevde, başkanımızın tecrübesi, vizyonu ve enerjisiyle şehrimizin daha yaşanabilir ve gelişmiş bir yer haline gelmesini umut ediyoruz. Yepyeni bir heyecan ve umutla, şehrimizin dönüşüm sürecinde liderlik yapacak olan yeni başkanımız hoş geldiniz…

Kentimizin altyapısını güçlendirmek, çevresel sürdürülebilirliği artırmak, toplumsal refahı yükseltmek ve her kesimin yaşam kalitesini artırmak için gerekli adımları atmada liderlik yapacağına olan inancımız tamdır.

Ancak unutmamalıyız ki, tüm bunlar sadece bir kişinin emek ve çabası ile olacak işler değildir. Dolayısıyla, Kahramanmaraş’ın geleceği için hepimize düşen görevler var. Katılımcı bir demokrasi anlayışıyla, sivil toplum kuruluşları, iş dünyası, yazılı ve görsel basın ve halk olarak bir araya gelmeli, kentimizi daha iyi bir geleceğe taşımak için el birliğiyle çalışmalıyız.

Başkanımızın ifadesiyle  “genciyle, yaşlısıyla, kadınıyla, çocuğuyla, bu şehrin evlatlarıyla, yani hep birlikte yapacağız. Birlikte üretip, birlikte yöneteceğiz.”

Umuyoruz ki, hep birlikte daha yaşanabilir, daha güzel bir kent inşa etmek için el ele vereceğiz.

Hayırlı olsun!

 

Türkiye’nin yerli ödeme sistemi; TROY


TROY kart son günlerin en çok araştırılan konuları arasında yer alıyor. TROY’un açılımı “Türkiye’nin Ödeme Yöntemi” dir.

Türkiye’nin ilk ve tek yerli ödeme sistemi olan TROY ödeme sistemini kullanan banka ve elektronik para kuruluşu sayısı ve TROY kart kullanıcı sayısı giderek artıyor.

Türkiye’de bulunan TROY logolu kart sayısı bugün 19 milyona ulaşmış durumda ve hızla artmaya devam ediyor. TROY logolu kartları lisanlı banka ve finans kuruluşlarından temin edebilirsiniz.  

Troy 2015 yılında yerli olarak Bankalararası Kart Merkezi (BKM) tarafından geliştirildi. Bu yerli ödeme sistemi, bankalar ve işletmeler arası para akışını sağlayan elektronik bankacılık yöntemi olarak kullanılıyor. 2016 yılında faaliyete geçti. Kredi kartı, banka kartı, ön ödemeli kart hizmeti sunmaktadır. 2017’de Discover Card ağı aracılığı ile dünya genelinde kabul edilmeye başladı.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB) 2020 yılında BKM’ye hakim ortak olarak hissedar olmasıyla birlikte TROY çalışmaları hızlandırıldı. Bu yılın Ekim ayında TROY’un banka ve elektronik para kuruluşu olarak 55 üyesi bulunuyor.

TROY’da neler var?

Temassız ödeme var. Ayrıca NFC uyumlu android cihazlarla da temassız ödeme yapılabiliyor. Yurt içindeki tüm POS ve ATM’lerde geçerlidir. Yurt içi internet alışverişlerinde kullanılabiliyor.  Hali, hazırda 48 banka ile anlaşmalı. Yurt dışında kullanılabiliyor. Kartın arka yüzündeki uluslararası kart şemalarına ait logoların geçerli olduğu yerlerde kullanılabiliyor. Bankanızın anlaşmalı olduğu yerlerde taksit yapılabiliyor, puan kazanabiliyor ve bankaların uyguladığı sadakat programlarından faydalanma imkanı var.

TROY logolu kartlar ile gerçekleşen alışveriş hacmi bu yıl, ekimde ocak ayına göre % 57 oranında artarak yaklaşık 48 milyar lira seviyesine yükselirken, 2023 başından itibaren TROY kartlar ile toplam işlem miktarı 239,2 milyar Lira…

Neden TROY’u tercih etmeliyim?

Visa ve Master kartlar ile yaptığımız her ödemede yurtdışı ödeme sistemlerine bankalar belli bir komisyon vermektedirler. Fakat TROY kredi kartı veya banka kartı ile ödeme yapıldığında bu komisyon oranı ülkemizde kalmaktadır.

Gelişmiş güvenlik mekanizması sayesinde bilgiler yurt dışında değil Türkiye üzerindeki sunucularda bulunur,

Ülke olarak dışarıya bağımlılığın azaltılmasına yardımcı olabilirsiniz,

Karekod ile Ödeme imkanına sahip olabilirsiniz,

Troy Kullanımı cari açığın kapatılmasına olanak tanır,

Troy kart kullanıcıları, yurt içi ve yurt dışındaki herhangi bir ATM’den nakit para çekilebilir

Olası anlaşmazlıkları Türkiye’de seri bir şekilde çözüme ulaştırmak mümkün olabilir.

Türkiye’nin TROY ödeme sistemini hayata geçirmesi ülke olarak çok önemli bir adımdır diyebiliriz.

 

 

Fiyatların da huzuru kaçtı…


Savaş, normal ekonomik aktivitelerde aksamaya ve belirsizliğe yol açtığı gibi ticaret dengelerini de değiştirmektedir. Günümüz savaşları, iki ülke arasında olmaktan çıkıp bölgesel, hatta savaşa dahil olmayan birçok devlet maddi manevi olarak etkilenmektedir. Bu nedenle de ülke ekonomileri kendi dışında meydana gelen olaylardan kademe kademe etkilenmek durumunda kalıyorlar.

İsrail- Filistin arasındaki çatışma altın, doğal gaz, petrol, gibi emtia fiyatlarını ve dış ticareti etkiledi. Savaşın ilk etkisi petrol ve altın fiyatların da yükselmeye neden oldu. Cuma günü petrol arzının durumdan etkilenebileceği endişelerinin artması petrolün varil fiyatının 90 dolara çıkmasına neden olmuştu. Haftanın ilk gününde ise 86 dolara geriledi.

Anadolu Ajansı verilerine göre, doğal gaz fiyatları yüzde 39 civarı artış gösterdi. İsrail- Filistin çatışmasının başlamasıyla yükseliş eğilimine giren fiyatların yükselmesinde, İsrail’in Tamar gaz sahasında üretimi durdurması etkili oldu. Üzerine Finlandiya ve Estonya arasındaki doğal gaz akışını sağlayan boru hattında olağan dışı basınç düşüşü nedeniyle vanaların kapatılması ve onarımının 5 ay süreceği açıklaması işin tuzu biberi oldu.

Altının ons fiyatı 1.930 doların üzerine çıkarak, geçtiğimiz yedi ayın en yüksek seviyesine ulaştı. 17 Ekim günü altının onsu bir miktar düşmüş olsa da akşam saatlerinde gram altın fiyatı 1.700 TL’nin üzerinde, çeyrek altın 2.900, yarım altın ise 5.800 civarındaydı. Bu iniş çıkışlara rağmen altın güvenli liman olarak yatırımcı tarafından tercih edilmeye devam etmekte.

Dış ticaret tarafında savaş halinin ticarete etkisi de giderek büyüyor. Filistin’e yönelik mal hareketinin tamamen durduğu belirtilirken, İsrail’e yapılan ihracat taşımalarında yüzde 50’nin üzerinde azalma meydana geldiği ifade ediliyor.  

Türkiye’nin İsrail ve Filistin ile yıllık ortalama 9 milyar dolarlık dış ticaret hacmi (ihracat ve ithalat toplamı) bulunuyor. Bu rakamın büyük kısmını İsrail’e yapılan ihracat oluşturmaktadır. TÜİK’e göre 2022 yılında İsrail Türkiye’nin en çok ihracat yaptığı 10’uncu ülke konumunda olup İsrail’e yaklaşık 6,7 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirilmiştir. Türkiye’nin bu ülkeden ithalatı ise 2,1 milyar dolardır.  

Yine 2022 yılında Türkiye’den Filistin’e yapılan ihracat yaklaşık 121 milyon dolara yaklaşmışken, bu ülkeden yapılan ithalat ise yaklaşık 11 milyon dolar civarındadır.

Bu yılın Ocak-Ağustos döneminde ise Türkiye’nin İsrail’e ihracatı yaklaşık 3,9 milyon dolar, Filistin’e ihracatı ise 83 milyon dolar olarak açıklanmıştır.  Aynı dönemde Türkiye’nin İsrail’den ithalatı ise yaklaşık 1,1 milyon dolardır. Filistin’den ithalat ise 12 milyon dolar olarak belirtilmiştir.

Son olarak, Gazze’de yaşanan, yüreklerimizi yakan acının bir an önce son bulması dileğiyle,

Sağlıcakla…

Sürdürülebilir kalkınma için; Yeşil enerji, yeşil iklim, yeşil ekonomi


Artan nüfusa paralel olarak dünyada enerji ihtiyacı her geçen gün artmaktadır. Küresel enerji tüketiminin, 2035 yılına geldiğimizde doksanlı yılların sonunda tüketilen enerji miktarının yaklaşık iki katına, 2055 yılında ise üç katı olacağı tahmin edilmektedir.

Dünyada iki tip enerji vardır. Bunlardan biri “fosil yakıtlar” denilen petrol, doğal gaz ve kömür ile “yenilenemeyen enerji” çeşididir. Ne yazık ki, günümüzde dünyanın enerji ihtiyacı yaklaşık yüzde seksenlik bir oranla yenilenemeyen enerji kaynaklarından sağlanmaktadır. Bu da hem doğal yaşamı bozmakta, hem de geleceğimizi tüketmekte. Bu nedenle artık dünya devletleri temiz enerji kaynağı olarak doğayı kirletmeyen ve sağlıklı bir şekilde farklı enerji türlerinden kazanım imkânı sağlayan yeşil enerji diye tabir edilen “yenilenebilir enerji” kaynaklarına yönelerek bu işlere ciddî kaynaklar ayırmaya başladılar.

Enerji üretimi noktasında doğal süreçlerden faydalanılarak değerlendirilen kaynakların tükenme hızından daha hızlı bir biçimde kendini yenileyen ve çevre dostu yöntemlerle elde edilen yeşil enerji; sürekli devam eden doğal süreçlerde var olan enerji akışından elde edilen enerji tanımıyla ifade ediliyor. Yenilenemez enerji kaynaklarına 50 yıl kadar bir ömür biçilen günümüzde doğanın bizlere sunduğu sürekli ve temiz bu enerji kaynağı, geleceğimiz açısından bulunmaz bir nimet.

Yenilenebilir enerji kaynakları dediğimizde güneş, rüzgâr, biyokütle (ahşap ve ahşap atıkları, şehirsel katı atıklar, çöp gazı ve biyogaz, etanol, biyodizel) enerji, jeotermal ve hidrolik enerji, dalga enerjisi, ilk akla gelenler…

Yeşil enerjinin dünyadaki gidişatı hakkında ilk rapor 2005 yılında Yenilenebilir enerji alanında uluslararası bir ağ olan Renewable Energy Policy Network fort he 21st Century (REN21) tarafından yayınlandı. Her yıl yayınlanmakta olan bu rapor dünya genelinde yeşil enerji ile ilgili verileri paylaşarak bilgi alış verişi sağlamaktadır.

Yenilenebilir enerji üretiminde Norveç, Çin, ABD, Almanya, Hindistan dünyada lider konumda yer alan ülkelerden. Dünyada fosil yakıt kullanımını kısmen veya tamamen yasaklayan kentlerin sayısı önceki yıllara göre beş kat artarak, 2020 yılında 43’e yükselmiş.

Yenilenebilir enerji sistemlerinin kurulması büyük yatırım ve sermaye gerektirmektedir. İlaveten hava durumu gibi doğal süreçlere dayalı bir üretim sistemi olması nedeniyle üretilen enerji miktarında dalgalanmalar yaşanması olasılığı bulunuyor ve elde edilen enerjinin depolanması ve dağıtımı da pek kolay değil.  

Yeşil enerjinin üstlendiği en önemli rol, fosil yakıtların aksine atmosfere zarar vermemesi nedeniyle iklim krizi ile mücadele konusundadır. Küresel sıcaklık artışı her geçen gün artarak dünyada ve ülkemizde ekonomik, toplumsal ve ekolojik kayıplara neden olmaktadır. Karşı karşıya olduğumuz tehditler noktasında ihtiyacımız olan şey, her düzeydeki karar alıcıların belirlenen hedefler doğrultusunda birbirleriyle tutarlı hareket etmesini sağlayacak bir sistemin gerekliliğidir. Bu manada Yeşil ekonomi kavramı, gerek teorik gerekse pratik bir çerçeve sunarak bu dönüşümü kolaylaştırıcı etki yapmaktadır.

Yeşil ekonomi, uzun vadede refah için-bilhassa gelecek nesiller- çevresel riskleri ve ekolojik kıtlıkları azaltmayı hedefleyen ve çevreye zarar vermeden  sürdürülebilir kalkınmayı hedefleyen bir ekonomidir.

Birleşmiş Milletler Çevre programı olan UNEP, beş sektörü öncelikli olarak yeşil ekonominin bir parçası olarak kabul etmiştir. Bunlar “geri dönüşümlü temiz enerji ve teknoloji”, “yenilenebilir ve sürdürülebilir enerji”, “sürdürülebilir organik tarım”, “ekosistem altyapı” ve “orman sektörü”dür.

Yeşil ekonomi, tamamen yenilenebilir ve temiz enerjiyle elektriğini üreten bir dünya öngörmektedir. Bundan yaklaşık dört yıl öncesine ait Almanya ve İngiltere’de şebekeye tamamen yenilenebilir kaynaklarla elektrik verilebilen kasabalar olduğu haberlerini hatırladığımızda, her geçen gün bu teknolojiye koşar adımla yaklaşıldığını görmek mümkündür.

Günümüzde mevcut enerjinin artan nüfus ve gelişen sanayiye paralel yetersiz kalması nedeniyle enerji üretim ve tüketimi arasındaki fark giderek açılmaktadır. Bu nedenle yeşil ekonomi için, karbon salınımının azaltılmasına yönelik yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımına ve atıkların geri dönüşümüne ve elektrikli araçların hayata geçirilmesine, topraklarımızın ve su kaynaklarımızın korunmasına öncelik verilmelidir.  Tasarrufun önemli olduğu üretim toplumundan tüketim toplumuna geçtik ve gördük ki, yavaş yavaş tükeniyoruz! Artık enerji tasarrufunda bulunmayan, doğal kaynakları tahrip eden ve geri dönüşüme önem verilmeyen toplumlarda birçok alanda devamlılığın sağlanması bir hayli zor görünüyor.

Gelecek sayıda devam etmek üzere,

Sağlıkla kalın…