BİR sohbet sırasında
arkadaşlardan biri, yaşlı annesinin akıllı telefonu ile kurduğu bağdan
bahsetti. Annesinin x model bir akıllı telefona sahip olduğu ve iki gün önce bu
telefonun, kendi yakınlarından olan küçük bir çocuğun oyununa maruz kalarak
sekizinci kattan aşağı bırakıldığını anlattı.
Şimdi, “Eyvah, gitti canım telefon!” dediğinizi duyar gibiyim. Tamam, telefon gitti gitmesine de, işin ilginç tarafı, annenin olaya yaklaşımı. Annelerine “Üzülme, daha iyisini alırız” dediklerinde, annesinin cevabı, “Olmaz! Yeni aldığınız beni tanımaz, ben onunla sohbet ediyordum. Ben kimi ‘Ara’ dersem onu arıyordu, ne sorsam cevaplıyordu, bir de üstüne üstlük hatırımı soruyordu” şeklinde olmuş. Güler misin, ağlar mısın?
Evet, hepinizin bildiği
“Siri”, sorduğunuz sorulara cevaplar verebilecek kapasitede. Yemek tarifi
sorun, hava durumu sorun, gitmek istediğiniz adresi sorun... Aramak istediğiniz
kişinin ismini söylemeniz yeterli... Bu soruların cevabına ulaşıp size
sunabilecek durumda. Siri, temel düzeyde bir asistan. Artık yapay zekâ
sayesinde herhangi bir şeyi yazarak zaman kaybetmenize gerek yok. Tek yapmanız
gereken, yaşlı teyzenin dediği gibi telefonunuz ile konuşmak.
Son zamanlarda
alfabedeki iki harfin yan yana gelmiş hâlini sıklıkla görür olduk: “AI”
(artificial intelligence)... Yani yapay zekâ...
Teknolojinin
ilerlemesiyle birlikte “robot, insansı robot, sürücüsüz otomobil, insansız hava
aracı” gibi ifadeler hayatımızın içinde yer almaya başlayan kelimeler...
Teknolojik gelişmeye paralel, bunları oluşturan “yapay zekâ” dediğimiz kavram,
ileriki yıllarda dünyadaki hâkimiyetimize ortak olacak gibi görünüyor. Geleceği
şekillendirecek yeniliklerden biri de yapay zekânın oluşumu ve yükselişi.
Her gün bir tık daha
yukarı çekilen teknolojik gelişmeler, önümüzdeki yıllarda yapay zekâdaki esas
yarışın, insansı robotların bizden ayırt edilemez duruma geldiklerinde
başlamasını işaret etmektedir. Amerikan filmlerinin hâricinde, seksenli
yıllarda bir Türk dizisinde “Babür” isimli evde temizlik ve yemek yapan,
çay-kahve ikramında bulunan robotu anımsayanlarınız vardır. Annem de dâhil,
hemen hemen her ev hanımının tam da olmasını istediği gibi... Bazılarımız da
yine o yıllarda “Uzay Yolu” filmindeki gibi tek dokunuşla önümüze açılan
ekranda her bilgiye ulaşabilmenin kolaylığına imrendik.
Bugünlere geldiğimizde
ise, artık insanlar işi yapan bir robottan öte, kendilerine benzeyen insansı
görünümden bahsetmekte. Günümüzde aktif olarak gündemde olan yapay zekâlar,
bundan 15-20 yıl kadar öncesinde filmlere konu olan birer hayâlden ibaretlerdi.
Şimdi izlediğimiz filmler ise geleceğin habercisi konumunda. Peki, dilimize
pelesenk olan yapay zekâ (AI) nedir?
Oxford Dictionary, yapay
zekâyı (AI) “görsel algı, konuşma, tanıma, karar verme ve diller arası çeviri
gibi normalde insan zekâsı gerektiren görevleri gerçekleştirebilen bilgisayar
sistemlerinin teorisi ve gelişimi” olarak tanımlamakta. Hemen akabinde ise AI
şöyle tanımlanmakta: Bir bilgisayarın veya bilgisayar kontrolündeki bir robotun
çeşitli faaliyetleri (insan gibi davranışlar sergileme, sayısal mantık yürütme,
hareket, konuşma, sesleri algılama, çevresi ile etkileşime girip verilerden
çıkarımlarda bulunabilen) canlılara benzer şekilde yerine getirebilme
kabiliyetidir ve günümüzde birçok alanda kullanılmaktadır.
Yapay zekânın ortaya
çıkışı ve ilk yapay zekâ örnekleri
1940’lı yıllarda
matematikçiler ile bilgisayar bilimci Alan Turing (Turing testi), Nobert Wiener
ve John Von Neumann katkılarıyla bugünkü bilgisayar bilimlerinin temelleri
atılır. Yapay zekânın bağımsız bir araştırma alanı olarak ortaya çıkışı ise bir
grup araştırmacının 1956 yazında, New Hampshire’deki Dartmouth College’de bu
konu ile ilgili bir seminere katılmak üzere bir araya gelmesi ile başlar.
Organizatörlerden John
McCarthy, sunum belgesinde ilk kez "yapay zekâ" terimini tanıtır.
Yapay zekânın üretiminde en etkin rolü İngilizler ve Japonların oynadığı
bilinmektedir. 1980'lere kadar somut bir gelişme olmayan yapay zekâ alanında
ilk önemli gelişme, bilgisayarın Garry Kasparov’u yenmesiyle yapay zekâ ve
robotların insan yaşamı üzerinde nasıl bir etkiye sahip olacağı üzerine
tartışmalar yeniden canlanmıştır.
Yukarıda paranteze
aldığım, yapay zekâ alanında hâlen geçerliliğini korumakta olan Turing
Testi’nin adı, Alan Turing’den gelmektedir. Turing bu testte, bir yapay zekânın
zekâsını sayısal olarak ölçemeyeceğimizi, bunun yerine davranışlarını
değerlendirmemiz gerektiğini belirtmiş. Test, bir hakem, bir insan ve de makine
ile gerçekleştiriliyor.
Hakem, yarışmacıları
göremeyeceği bir noktadan onlara sorular sorar. İki yarışmacı da sorulara
cevaplar verir. Eğer bu teste hakem olarak katılanların belli bir oranı
(örneğin yüzde 30'undan fazlası) insan ile makineyi birbirinden ayırt edemezse,
o makina "yeterince insansı" kabul edilmektedir.
Yapay zekânın ilk
örnekleri için zamanda yüz değil, bin değil, binlerce yıl geri gidiyoruz. Yunan
mitolojisinde teknoloji ve artizan tanrısı Hephaestus ile mimar Pygmalion,
akıllı robot olan Talos’u yaratırlar. Efsaneye gore bronzdan dev bir adam
şekliyle vücût bulan Talos, “Europa” isimli bir kadını korumak için Girit
adasının çevresini her gün üç kez dolaşıyordu. (Bekçilik işlerini üstlenecek
robotların atası olarak görebiliriz.)
Wolfgang von Kempelen,
tasarladığı satranç oynayan robotu “Mekanik Türk” ile 1769 yılında Avrupa
turuna çıkar. Vezir kıyafetli bir robotun o zaman için sadece satranç taşlarını
hareket ettirecek mekanik hareketleri yapabiliyor olmasının inanılmazlığını bir
kenara koysak bile, karşısına çıkan her rakibi bir bir yenmesi de muhteşem bir
yapay zekâya sahip olduğuna delâletti. İçinde dönen çarklar, manivelalar ve
mekanik aksamları ile herkese kendini hayran bırakan bir robot tasarlamıştı.
Napoleon Bonaparte ve
Benjamin Franklin gibi devlet adamlarının da yenildiği bu robotun foyası,
yaklaşık 50 yıl sonra ortaya çıktı. İçinde son derece yetenekli satranç
oyuncularının oturuyor olması ve bu kişinin bir mekanizma yardımıyla robotun
kolunu oynatıyor olması, insanlık tarihinin en büyük hilelerinden biri olarak
anılır. Ancak burada vurgulanması gereken nokta, insanların belki de tarihte
ilk kez insan ve hayvan dışı bir zekâ gösterisinin büyü veya mucizeyle değil de
bir (mekanik) düzeneğin kendine has zekâsı (yapay zekâ) ile açıklanmasına
inanmaya meyil göstermiş olmaları.
1956’dan bu yana geçen
yaklaşık 60 yıllık zaman diliminde, bilgisayarların işlem hızındaki artışla
birlikte insan zekâsına yakın sistemler oluşturulmaya başlandı. Yapay zekâ
noktasındaki gelişme yeni bir boyut kazandı. Artık bilim insanlarının şimdiki
hedefinde düşünen, anlayan, algılayan robotlar var.
Yapay zekâ çeşitleri
Tamamen reaktif: İlk yapay zekâ olarak,
“yapay zekânın en basit hâli” diyebiliriz. Ortamı/durumu algılar ve ne
görüyorsa onu yapar. Geniş bir dünya algısı yoktur. Hatıralar oluşturamaz ya da
şimdiki kararını eski tecrübelerine göre veremez. Sadece bir alanda
uzmanlaşabilir. Google'nin “Alpha Go” adlı oyun oynayan yapay zekâsı, bunun en
güzel örneği.
Sınırlı hafıza: Yapay zekâ merdiveninde
bir üst basamak... Mevcut birçok yapay zekâ bu kategoridedir. Sınırlı hâfıza,
geçmişteki bilgileri göz önüne alır ve onları önceden programlanmış dünya
algısına ekler. Uygun kararı vermek ve harekete geçmek için yeterince hâfızası
ve tecrübesi vardır. Örnek vermek gerekirse, kendi giden arabalar (seksenli
yıllarda Kara Şimşek dizisinin birçok taraftarı vardı; ilgiyle izlenme nedeni,
dizide siyah, konuşan ve “Kit” adı verilen aracın sesle komuta edilebiliyor
olması ve sürücüsüz olarak gidebilmesiydi), chatbotlar (ezberden konuşan
robotlar ve dijital asistanlar) ve kişisel dijital asistanları göstermek
mümkün.
Zihin teorisi: Gelecekte olması
beklenen yapay zekâ türüdür. Bu tipteki yapay zekânın insanların davranışlarını
etkileyen düşünceleri ve duyguları anlama kapasitesi vardır. Tamamen insan gibi
davranabilme kabiliyetine sahip. Duyguları, motivasyonları, amaçları kavrayabilir
ve insanlarla sosyalleşebilir. Henüz yapılamadı ancak büyük ihtimâlle bir
sonraki yapay zekâ bu olacaktır. Bu tipe, “Star Wars”tan tanıdığımız C-3PO ve
R2-D2 ile “I, Robot” filmini örnek verebiliriz.
Bilinci olan: “Tip 4” yapay zekâ,
kendini ifade edebilir. Bilinçleri vardır ve kendi durumlarının farkındadır.
Başkalarının duygularını ön görebilir, soyut düşünceler üretip çıkarımlar
yapabilir. Onlar makinelerin gelecek nesilleridir; süper akıllı, duygusal,
bilinçli... Örnek: “Ex Machina” filmindeki Eva, “Humans” dizisindeki Synths.
Yapay zekâ hayatımızda
nerelerde?
Okuduğum bir haberde,
bir araba markasının, araçlarında kullanacağı akıllı direksiyonun yan tarafında
bulunan optik fiberler sayesinde, direksiyon kontrolünde renkli sinyaller
göndererek sürücüyü uyaracağı yazıyordu. Benzer şekilde başka bir araçta,
akıllı far teknolojisi ile sürüş ve yol bilgilerinin yol üzerine yansıtılması,
bakım çalışmalarının olduğu yollarda sürücülere hangi çizgide ilerlemeleri
gerektiği konusunda uyarı verdiği ve öndeki araca yakın ve hızlı biçimde
ilerlendiğinde ise yol üzerinde bir çarpışma uyarısı gösteriyor. HD kalitede
aydınlatma sunan farlarda 1 milyondan fazla piksel bulunuyor ve sistem,
otomobilin önünün ne kadar aydınlatılacağını kontrol edilebiliyor.
Yapay zekâ gün geçtikçe
farklı alanlarda ve farklı yollardan bizleri şaşırtarak yol almakta. Her gün
bir yığın yapay zekâ uygulaması veya haberi ile karşı karşıyayız. Her an sanal
gerçeklik gözlükleriyle etrafımıza bakamasak bile yapay zekâ, hayatlarımızın
içine girerek belki de bugüne kadar hiç farkında olmadığımız alanları
değiştirdi ve gelişim sağladı. Sağlık, eğitim, iletişim, otomotiv, uzay,
savunma, eğlence, bankacılık, hukuk, telekomünikasyon, güvenlik, sanat ve daha
birçok alanda...
“Sağlık ve yapay zekâ”
denince dikkatimi çeken örnekler, “Annals of Oncology”de yayınlanan yakın
tarihli bir çalışmadan. Bu çalışma, AI’nin kanseri 58 deri uzmanından daha
doğru teşhis edebildiğini gösterdi. AI, cilt kanseri görüntüleri ve ilgili
teşhisler kullanılarak eğitilmiş. Doktorların tanı oranının yüzde 87’sini doğru
bulurken, makine yüzde 95’lik bir tespit oranına ulaştı.
Görme kaybına neden olan
iki önemli hastalığın teşhisi üzerindeki çalışmalarda AI, kısa sürede daha
fazla ve daha doğru tarama yapmıştır. Yine Dünya Sağlık Örgütü’ne göre her
yaştan 300 milyondan fazla insanın mustarip olduğu depresyonla ilgili
Kaliforniya merkezli MindStrong’da yayınlanan bir makalede, kısa bir süre önce
yapay zekânın, insanların akıllı telefonlarını nasıl kullandığını analiz ederek
depresyon ve diğer ruhsal bozuklukların belirtilerini alabileceği belirtildi.
İleride birçok hastalığın tedavisinde insan vücûdunun altına yerleştirilen
küçük yapay zekâların görev alacağına dikkat çekilmekte.
Yapay zekâ, insanların
iletişim kurma biçimlerini de önemli ölçüde değiştirdi. İletişim teknolojisinin
gelişmesiyle hemen hemen tüm meslek gruplarında verimliliğin arttığı
görülmekte. Pazarlama stratejilerine yapay zekânın dâhil edilmesiyle yeni
pazarlama modelleri oluşturulmaktadır. Web siteleri aracılığı ile pazarlama,
mobil uygulamalar ve sair araçlar vâsıtası ile müşteriye ulaşım kanalları
arttırıldı. Yeni sistemde müşterilere acil servis hizmeti için chatbotlar web
sitelerine dâhil edilmekte, verileri bulut teknolojisi ile ânında işleyebilen
müşteri temsilcisi konumunda olan robotların yapay zekâ ile bir sonraki en iyi
ürünü müşteriye özel fiyatını, müşteri değerine göre belirlemesi, aslında
CRM’nin ta kendisi!
Hukuk alanında, 19
yaşındaki Stanfordlu bir öğrenci, gereğinden çok park cezasıyla karşı karşıya
kalması üzerine yazmış olduğu yazılımla “Avukat Robot” olarak tam tamına 250
bin dâvâ üzerinden 160 bin dâvâ kazandı. (Burada direkt savunma yapan bir
robottan bahsetmiyoruz; o bir sohbet botu ve 250 bin kişinin park cezaları ve
türlü dâvâlar üzerine şikâyetlerini değerlendiriyor. Bu değerlendirmeler
sonucunda size karşı dâvâ açabilmenizde yol gösteriyor.)
“Bizler çocuklarımızı
yapay zekânın eğitmenliğine emanet edebilir miyiz?” diye düşünürken, yapay
zekânın eğitimde kullanılmasıyla birlikte, eğitim için kullanılan araçlar ve
kurumlarda büyük değişiklikler yaşanıyor. Pek çok bilim adamı, yapay zekânın
eğitimde aktif rol alabilmesi adına çalışmalar yürütmekte. “Deep Learning”
olarak adlandırılan sistem, eğitim hayatında yerini almış durumda. Bu sistem öğrenciler
için hızlı, güvenli bilgi ve doğru eğitim içeriği demek.
ABD Eğitim Sektöründe
Yapay Zekâ Piyasası (Artificial İntelligence Market in the US Education Sector)
Raporu’na göre, ABD’de yapay zekânın eğitimdeki oranının 2017-2021 yılları
arasında yüzde 47,5’e yükseleceği öngörülmekte. Her ne kadar Stephen Hawking’in
düşündüğü gibi “Yapay zekâdan korkmalı mıyız?” sorusunu zaman zaman kendimize
sorsak dahi yapay zekânın eğitimde kullanılmasıyla, her öğrencinin ayrı ayrı
analizinin yapılabilmesi, öğrencinin eksik yönlerinin tespit edilip
tamamlanması noktasında büyük katkı sağlayacağına kesin gözüyle bakılıyor.
Aynı zamanda yapay
zekânın bireysel eğitimde de kullanılarak derslerde soru sormaktan çekinen bir
öğrencinin yapay zekâya rahatlık ve merakla sorabileceği yaklaşımı da mevcut.
Son olarak, okurken
sıkılmadığınızı ümit ederek, farklı alanlarda yapay zekâya dair birkaç örnek
daha paylaşmak isterim. (Biliyorum ki, artık hepimiz bilgiye daha kolay
ulaşabilir durumdayız. Niyetim, ulaşabildiğim bilgileri bir araya getirip
sizlere aktarmak...)
Uzay: Uçuş
simülasyonları, otomatik pilot uygulamaları gibi yöntemlerde yapay zekâ
kullanılmaya başlandı. Hepimizin bildiği gibi SpaceX şirketi, uzaya, içerisinde
“Cimon” adını verdiği yapay zekâ robot bulunan bir kapsül gönderdi.
Bankacılık: Medici
Research araştırma şirketi tarafından pek çok farklı ülkede 34 banka ile
yürütülen araştırmaya göre bankalar, çoğunlukla chatbot, sanal asistanlar,
dijital danışmanlar gibi alanlarda yapay zekâ kullanıyorlar. Yapay zekânın ileride
bankacılık alanında çok daha aktif rol oynayacağı tartışmasız bir gerçek.
Savunma: Çin ve ABD
başta olmak üzere pek çok ülke savunma sanayiinde yapay zekâyı kullanıyor. Daha
çok radar, sensör, silah yönlendirme, hedef seçme gibi yöntemler için kullanılan
yapay zekâ, ülkemizde de dikkatle takip ediliyor. Geçtiğimiz aylarda yapay zekâ
teknolojilerinin geliştirilmesi için Cumhurbaşkanlığı’na bağlı Savunma Sanayii
Başkanlığı, güvenlik konseptli konularla ilgili “yapay zekâ” proje çağrısı
yaptı. Projenin uygulama alanları; “akıllı karar destek”, “siber güvenlik”,
“sınır güvenliği”, “elektronik harp ve radar”, “yeni nesil güdümlü
platformlar”, “savaş oyunları aracılığıyla öğrenme” ve “savunmada kullanım için
diğer yapay zekâ uygulama alanları” olarak belirlenmiş.
Üretim: Kalite kontrolü,
ürün dizaynı, dayanıklılık analizi gibi konularda yapay zekâdan yararlanılıyor.
Örneğin Mitsubishi Electric yapay zekâ ile veri analizi ve teşhisi yazılımının
yanı sıra çok çeşitli cihazlardan kolayca veri toplayabilen yeni sistemler
geliştirdi. Bu yeni çözümler, fabrikalarda gerçek zamanlı üretim verimliliğini
arttırmayı hedefliyor.
Telekomünikasyon: Ses ve
görüntü işleme, filtreleme, trafik yoğunluğu kontrolü gibi konularda da
yararlandığımız yapay zekâyı belki de en çok elektronik alanında görüyoruz.
Hepimizin evinde ve elinde aslında küçük yapay zekâlar mevcut.
Güvenlik: Parmak izi
tanıma, retina tarama, yüz eşleştirme gibi konularda yararlanıyoruz. Kim bilir,
belki ilerleyen yıllarda kişilerin kalp atış hızı, göz taraması gibi
yöntemlerde daha etkin tarama yapabilen robot güvenlik görevlileri, insan
güvenlik görevlilerinin yerini alır.
Video oyunları: Üç
boyutlu videolar, simülasyonlar, wear (VR) gözlükler gibi pek çok alanda
kullanılıyor.
Müzik ve seyir öneri
robotları: Spotify gibi popüler müzik servisleri de bazen yapay zekâdan
faydalanabiliyor. Örneğin Spotify, dinlediğiniz sanatçılar ve şarkı tiplerini
göz önünde bulundurarak size özel ve beğenebileceğiniz yeni şarkılar
önerebiliyor.
Akıllı ev sistemleri:
Akıllı ev sistemleri konusunda da artık yavaş yavaş yapay zekâya doğru adım
atılıyor. Akıllı ev sistemi, dışarıdaki hava ile evinizin içerisindeki havayı
karşılaştırarak ısıtma veya soğutma sistemini manuel olarak ayarlayıp tasarruf
yapmanıza yardımcı olabiliyor.
Sonuç olarak araştırmacılar, insan ile yapay zekâyı birbirinden ayırt etmeyi sağlayacak kelimeyi bulmaya çalışırken, yapay zekâ’ya “Hayatımızın neresindesin?” sorusunu sormak, sanki eksik bir soru gibi kalıyor. Çünkü yapay zekâ, her yerde!
http://www.itu.edu.tr/docs/dergi/sayi75.pdf/ Yrd. Doç. Dr. Gökhan İnce
https://www.gelecektengelen.com/yapay-zekâ-cesitleri-nelerdir/
https://www.researchgate.net/profile/Maad_Mijwel/ May 2016/
https://www.endustri40.com/yapay-zekâ-ulke-yonetebilir-mi/
Modern Savaşın Yeni Alanı Yapay Zekâ - Doç. Dr. Poyraz Gürson
https://www.winally.com/2018/09/saglik-hizmetlerinde-yapay-zekânin-7-kullanim-alani/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder