31 Ağustos 2021 Salı

Hediyeleşmenin önemi ve günümüzde geldiği nokta

GÜZEL bir bahar günü saygıdeğer Nesrin Çaylı Hocamla, benim için her bir kelimesi eğitim niteliğindeki hediyeleşme temalı sohbetimiz sırasında şu hadîsi ifade buyurdu: “Hediye, Allah-u Teâlâ’nın gönderdiği güzel bir rızıktır. Kabul eden, Allah-u Teâlâ’nın gönderdiğini kabul etmiş olur. Reddeden de O’nun gönderdiğini reddetmiş olur.”

Öncesinde bildiğim bu hadîsi Hocamın buğulu sesinden tekrar işitmek, “hediyeleşme” konusunu yazıma taşıma nedenim oldu.

26 Ağustos 2021 Perşembe

Okul yolu göründü

 


6 Eylül’de okulların ders başı yapacağı açıklaması öğrencileri ve velileri sevindirdi. Bugüne kadar Ziya Selçuk Hocamın tüm gayreti de bu yöndeydi zaten. Nisan ayında Millî Eğitim Bakanlığı’nın Youtube üzerinden gerçekleştirdiği “Küresel Salgın Döneminde Çocukların Ruh ve Beden Sağlığı” konulu yayınında önceki dönem Millî Eğitim Bakanımız Ziya Selçuk, Dünya’daki referans ve kaynakları işâret ederek okulları açmanın gerekliliğini vurgulamıştı.

Ayrıca konuşmasında, Türkiye’de okulların kapalı kalma durumu ile ilgili olarak şu ifâdelere yer vermişti: “Emin olun, Dünya’da OECD ülkeleri içerisinde en çok okul kapatan 4’üncü ülkeyiz. Okulları en çok kapalı tutan ülkelerin başında geliyoruz.”

19 Ağustos 2021 Perşembe

Stratejik aklın da yolu bir!

ÜNİVERSİTEDEKİ derslerimizden biri de “stratejik yönetim” idi. Şöyle kalınca bir kitaptı kaynağımız. İlk elime aldığımda, “Bu kadar bilgi nerede lâzım olacak?” düşüncesiyle kitaba bir bakış attım. Ne var ki, bu hatâm tez zamanda yüzüme çarptı. Ders çalışırken zamanı yönetme noktasında stratejik bir hatâ yaptım ve ilk yıl iki dersten kaldım.

Neyse, hatânın neresinden dönülse kârdır, değil mi? İşte ben de bu yüzden hemen söylediğim sözü yutuverdim. Oysa -sadece zaman plânlaması olsa iyi- hayatın tüm aşamalarında olmazsa olmazı niteliğinde bir dersmiş bu.

Ders kitabında en çok dikkatimi çeken cümle şöyleydi: “Bazı işletmeler başarılı iken bazıları neden başarısızdır?”

17 Ağustos 2021 Salı

Türkiye’de emeklilik ve sosyal güvenlik sistemi (2): Bireysel Emeklilik Sistemi


“Emeklilik şirketine 1 birim katkı yatıracaksınız ve sene sonu geldiğinde ise bu miktar katbekat artacak” şeklinde bir beklentiye girmek, hayâlden öteye gitmez. Öyleyse geçmişte yapılan hatalardan ders alarak, önce BES’in ve sigortacılığın yasal altyapısı hiçbir açığa/yanlışa mahâl vermeyecek şekilde kamu yönetimi tarafından kesin çizgilerle belirlenmelidir. Emeklilik şirketleri de bu sınırlar içinde faaliyet göstermelidir.

GEREK toplumsal, gerekse bireysel anlamda gereksinimlerde artış ve genç nüfusa karşın yaşlı nüfusun artması, dünyada sosyal güvenlik konusunda alternatif yöntemlere olan talebi arttırmıştır.

Türkiye’de emeklilik ve sosyal güvenlik sistemi (1)

 

Uzun yıllar sonra sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sistemi için reform yapılması gerekli görülmüştür. Bu reformla hak ve yükümlülüklerin eşitlendiği, malî olarak sürdürebilir tek bir emeklilik sağlık sigortası sisteminin kurulması gerekliliğinden yola çıkılarak SSK, Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü ve 1971-1972 yıllarında kurulan Bağ-Kur Genel Müdürlüğü aynı çatı altında toplanarak 2006 yılında Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı kurulmuştur.

İŞ hayatını meslek sahibi olmaya yönelik hazırlık, mesleği icra etme ve emeklilik dönemi olarak üç döneme ayırabiliriz. Emeklilik dönemi, insanın hayatındaki önemli değişim dönemlerinden biridir. Emeklilik, üretime katkıda bulunan insanların çalışma hayatından ayrılmalarıyla gelir kaynaklarının ortadan kalkması üzerine kazandıkları haktır. Bu hakkın kullanılabilir hâle gelmesi, ancak 19’uncu yüzyılın sonlarına doğru, sosyal güvenlik sistemlerinin gelişmeye başlamasıyla söz konusu olmuştur.

11 Ağustos 2021 Çarşamba

Sporcularımız Türkiye’ye nefes oldular

SON günlerde haklı olarak odaklandığımız başlık, Türkiye’deki yangınlar oldu. Elbette bu yangınlar kendiliğinden çıkmadı. “Kimler ya da kimin tarafından çıkarıldığı önemli mi?” derseniz, bir önemi yok. Maşaların arkasındakiler de -bir kısım medya önemliymiş gibi göstermeye çalışsa da- önemsizler. Bu ülkenin nefesini kesmeye uğraşanlar, kürekleri boşa çekmesinler, Büyük Türkiye nefessiz kalmaz!

Yangınlar devam ederken, gri dumanların kapladığı ülkemizde Türk sporcularımızın 2020 Tokyo Yaz Olimpiyatlarındaki başarıları bize yeni bir soluk getirdi. Kadını ve erkeğiyle bu yangınların ortasında yüzümüzü güldürdüler. Hakan Reçber ile başladı madalyalar gelmeye. Sonra zayıfça dal gibi bir delikanlı çıktı sahalara. Attığı okla dünyaya meydan okudu ve Türkiye tarihinde ilk defa okçulukta altın Olimpiyat madalyasını boynuna taktı.